Peak Lenin 2015 faaliyeti 22-Temmuz 9 Ağustos tarihleri arasında Kerem Ayhan liderliğinde Ümit Yılmaz, Şeref Arıca ve konuk sporcu Hümeyra Yıkılmaz’dan oluşan 4 kişilik bir ekiple gerçekleşmiştir. Faaliyet sonunda tüm ekip üyeleri zirve’ye ulaşmışlardır.
22 Temmuz: Ekip 12:00’dan itibaren Adnan Menderes havaalanında toplanmaya başladı. İDADİK Yönetim Kurulu Başkanı Soner Ulutan ile değerli üyeleri Devlet Pasin Ulutan, Ayşegül Akıncı Yüksel, Canan Ulusoy, Bülent Serter, Oral Çağlar, Yusuf Genç, Ayten Demirtaş, Uğur Demirtaş, Elvan Tekinkaya, Adnan Öztaş, Durmuş Yalçın, Anıl Yılmaz, Hacer Yılmaz, Hülya Şenoğlu ve Engin Türemen bizi uğurlamaya gelmişlerdi. Bu tüm ekibim için büyük bir moral oldu. Kırgızistan’da yalnız olmadığımızı biliyorduk. Tüm faaliyet boyunca onların bu yürekten desteklerini hep içimizde hissettik. 13:45’te uçağımız havalandı, İstanbul’a inip dış hatlara geçtik. Pasaport kontrolünden sonra Osh uçağı için çıkış kapısına gittik. En köşede bulunması zor bir kapıda Osh yolcuları bulunuyordu. Genelde yolcu profili Osh sakinleri, Avrupalı dağcılar ve bisikletçilerdi. Uçak 30 dakika gecikmeli olarak kalktı. 20:40’da İstanbul’dan kalktık. İyi bir uçuşla 23 Temmuz’da 05:30’da Osh Havaalanına indik.
23 Temmuz: Osh Havaalanı çok küçük bir havaalanı. Yurt dışı uçuşlarına açık olmasına rağmen bu standartları sağlayacak bir havalimanı kesinlikle değil. Önce daracık alanda onlarca kişi pasaport kontrolüne giriyorsunuz. Sonrada hemen yandaki bagaj alım bölümüne geçiyorsunuz. Yine daracık bir alan bir tane band var. Sonra da sözde gümrük kontrolünden geçip Tien Shan Travel’ın güzel Tatar temsilcisi ile karşılaşıyoruz. 2 kişi daha gelecek diyor ama onlar uçaktan çıkmıyorlar. Biz de Tien Shan Travel’ın Osh’ta ki hem yatma yeri sağladığı hem de ofis işlerinin yapıldığı adrese sürücümüzle birlikte gidiyoruz. Burada Küçük Paket’in gerektirdiği ücreti ödedikten sonra eksiklerimizi gidermek için sabahın erken saatlerinden Osh kentine giriyoruz. Kahvaltı yapmak istiyoruz. Ancak bu yanımızda som( Kırgız parası) olmamasından dolayı pek mümkün olmuyor. Saatler ilerleyince dövizleri bozdurup, hem karnımızı doyuruyoruz hem de telefon kartı alıyoruz. Osh’un pazarına girip meyve almayı da ihmal etmiyoruz. Saat 10’da Ofis’e dönüp arabamıza binerek ana kampa doğru yola çıkıyoruz. Hepimiz tüm geceyi aktif geçirdiğimiz için yorgunuz. Yol da sadece karpuz ve su almak için duruyoruz. Ana kampa giden yol eskisi gibi değil eskiden köprüye kadar 7 saat alan yol artık sadece 4 saat alıyor. Yol boyunca uyumuşuz. Yol 3700 m’ye kadar çıkıyor, Pamirleri güneyinde yer alan çok geniş bir ovaya iniyor. Burada Pamirlerden gelen suları geçmek için 4 çeker’e ihtiyacınız var eğer 4 çeker yoksa 45 dk uzaklıktaki köprüye kadar gitmeniz gerekiyor. Köprü Açık Taş denilen bir köyde bulunuyor. Bizde 4 çeker olmadığı için bu köprüden geçtik ve akşam saatlerinde Tien Shan Travel Ana kampına ulaştık (3650 m. ). Kulübümüz İDADİK’in verdiği harcırahları kullanarak kendimize oradaki büyük çadırlardan kiraladık. Adam başı gecelik 5 Euro. Gece karpuzu kestik. Meyveleri yedik. Yorgunuz. 21:00 civarında yattık.
24 Temmuz : Sabah kalkarak iyi bir kahvaltı yaptık. Karpuzun kalanını da yedik. Herkesin morali daha bir yükseldi. Şehir kıyafetlerini ve üst kamplarda kullanmayacağımızı düşündüğümüz malzemeleri Tien Shan Travel’a emanet bıraktık. Buradan 7 adet gazı 7’şer Euro’dan aldık. Emanet gecelik 1 euro ancak günler sonra döndüğümüzde kamp sorumlusu Sergei bizden para istemeyecekti. Katırlara yük taşıtacaktık. 100 kilo yükümüzü 200 euro (Adam başı 50 euro) vererek katırlara taşıttık.
Yolda soğan alanı denilen yerden geçiyoruz. 20 futbol sahası büyüklüğünde geçişi 1 saat 15 dk alan yabani soğanların olduğu bir bölüm… Buranın bitiminde anıt taşları bulunuyor. Daha sonra 45 dk ince bir patikadan yürünüyor. Yolda kocaman şelaleyi görüyorsunuz. Daha sonrada Seyyahlar Geçidine çıkış başlıyor. Seyyahlar geçidine ana kamptan 2.5 saat’te varılıyor. Buradan Lenin e birleşen buzula ulaşılıyor. 4200 m Seyyahlar Geçidine çıkılıp geçidin doğu tarafına geçilerek aşağı inilmeye başlanıyor. İnişli çıkışlı bir rotadan sonra dere geçişi yapılıyor ve buna ek olarak yapılan 45 dk’lık yürüyüş sonunda toplamda 5 saat 40 dk’da Kamp1’e varıyoruz.
Kamp1 sorumlusu Andrei. Ayrıca İngilizce konuşabilen Alexander’da önümüzdeki süreçte bize çok yardımcı olacak. Yine çadır tutuyoruz. Günlük adam başı 10$. Eşyalarımız bizden önce gelmiş. Akşam yemek yedikten sonra yatıyoruz.
25 Temmuz: Bugünkü plan çatlaklı bölgeye yürüyüş yaparak aklimitizasyonu sağlamak ve bölge hakkında bilgi sahibi olmak. Kahvaltı’dan sonra Ümit hareket ediyor. Biz ondan 30 dakika sonra yola çıkıyoruz. Yolda kamplara uğruyoruz. Yukarıdan dönenlerden bilgi almaya çalışıyoruz. Eski dostlardan Nebi’yi Pamir Expeditions kampında görüyorum. Bizi dönüşte Asia Mountains kampına çağırıyor. Genelde dağcılar 3.kamptan yada daha aşağılardan dönüş kararı almış durumdalar. Kamp2’ye giden asıl yükselmenin başladığı bölümde krampon takılıyor, kemer takılıp ip birliğine giriliyor. Burada Polonyalı bir grupla karşılaştık. 6 kişinin 5’i zirve yapmıştı. Zirveye 10 saatte ulaştıklarını, 5 saatte de döndüklerini söylediler. Bu grup bizim gördüğümüz ilk zirve yapan gruptu. Kramponları takıp 4700 m’ye kadar yükseldik. Ümit daha erken çıkmıştı 4800 m’ye kadar yükseldi. Dönüşte Asia Mountains kampına uğradık. Türkiye ile telefon bağlantısında problemler vardı. Bunları gidermeye çalıştık. Başarılı olamadık. Kampa döndük. Kampa dönüşte 3 Polonyalı genç dağcının zirve yaptığını öğreniyorum. Zirveye Kamp3’ten çıkış zamanları 10 saat. Dönüş 4.5 saat. Akşam kampın uydu telefonundan hava durumunu Tufan’dan öğrenmeye çalıştık. 2 dakikasına 10$ para verdik.
26 Temmuz: Hava’nın kötü olmasından ve gelecek günlerde de hava açmaması ihtimalinden dolayı Kamp1’de kalmaya karar verdik. Kampta dinlenerek ve yemek yiyerek uzun sürecek maratona hazırlandık. Tanesi 8 euro’dan 4 tüp daha aldık.
27 Temmuz: Sabah 04:00 Kamp1’den ayrılma zamanı olarak belirlemiştik. Kahvaltıdan sonra midemi iyi hissetmedim. Bu yüzden Ümit ile Şeref 04:50’de kamptan Kamp2’ye doğru ayrıldılar. Ben Hümeyra ile 4400 kampında bekleme kararı aldım. 2 saat kadar uyuyup dinlendikten sonra kendimi daha iyi hissettim. Havanın bulutlu olmasını da gözetip yola çıkma kararı aldık. Saat 10:50’de çıkış’a başladık. 1 saat 10 dk’da krampon takılacak yere geldik. Buradan kemerleri kuşanıp ip birliğine girdik. Yolda sürekli çatlaklardan geçiyorsunuz. Dikkatli olmak gerekiyor. Tehlikeli olabilecek yerleri kestirerek bunları atlayarak geçmek gerekebiliyor. Yol da çığ düşmüş. Bu sene çok yağış var ve rota üzerine birkaç defa çığ düştüğünü gördük, ancak can kaybı şans eseri yaşanmamış. 4400-5000 arasında hızlı bir erime söz konusu çatlakların arası her geçen gün açılıyor. Çığ düştüğünde ve yağış olduğunda ise gizli çatlaklar oluşuyor. Yolda 5000 m civarlarında Anıl Şarkoğlu ve Volkan Çakır’ın içinde bulundukları Türk grubu ile rastlaştık. Kendileriyle yine böyle yüksek dağlarda tanışmıştım. İkisi de bu işin hakkını vererek yapan sporcular. Biraz konuştuk. Zirve yapmışlar 10 saatte çıkmışlar 5 saatte inmişler. Bu üçüncü 10 saat oldu. Yer yer sert rüzgara mahsur kalmışlar. Saat 18:45 civarı 5400 m’deki kampa ulaştık Ümit ve Şeref çadıra yerleşmişler bizde kendi çadırımızı kar yağışı altında kurduk. Vücutta dehidrasyon oluşmuş. Sıcak sıvı alıp yemek yedikTen sonra dinlenmeye çekildik.
28 Temmuz: Hava kötü. Yağış ve sis var. Yukarı hareket etmenin çok anlamı yok çünkü önümüzdeki günlerde aynı gösteriyor. Bugün Ümit yukarıya 5800 m’ye kendi yüklerinden taşıdı. Uydu telefonu ile bağlantıya geçiyoruz ve hava raporunu alıyoruz. Yağış devam edecekmiş yarın biraz azalabilirmiş. Gece boyunca yağıyor. Kampın üst tarafından buzul suyu akıyor. Bunu ısıtarak tüpten tasarruf ediyoruz. Konforlu bir kamp değil. Tuvalet bile açıkta. Birde yukarıya tırmanılanı var o daha rahat ancak biraz tabana kuvvet. Eski dost Ruslan bu kampa geldi. Büyük bir Rus grubunun rehberliğini yapıyor. Yarın havanın durumuna göre hareket edecekmiş.
29 Temmuz: Yağış devam ediyor. Öyle görülüyor ki aşağı inip tekrar deneme şansımız dönüş tarihimiz olan 09-Ağustos’a kadar pek mümkün olmayacak. Günler azalmaya başladı. Ekibi stres sarmaya başladı. Sabah Andrei buradaydı ve havanın kötü olacağını söylüyor. Öyle ki sabah tekrar aşağı dönmeyi bile düşünüyoruz. Ancak acele etmiyorum ve zaman ilerledikçe kalma fikri daha ağır basıyor. Bugün Ruslan’da yukarı hareket etmedi. Aklimitizasyon açısından olumlu bir gün ancak yiyecek ve tüpümüz azalıyor. Akşam hava raporu alıyoruz yağışın azalacağı haberi yarın hareket etmeyi gerektiriyor.
30 Temmuz: Kahvaltı yapıyoruz. Ruslan’dan 3 tüp makarna ve biraz noddle ve makarna satın alıyoruz. Yukarıda durumun ne olacağı belli değil. Erzak almakta fayda var. Her zamanki gibi Ümit izin isteyip gruptan 45 dakika önce yola çıkıyor. Diğer 3 kişi saat 08:50’de yola çıkıyoruz. 45 dakikada 5600 m’ye çıkıyorum. Hümeyra ve Şeref’te 10’ar dakika arayla geliyorlar. Buradan 5800’e yollanıyoruz. 5800 m’ye geldiğimde Ümit’i görüyorum. Ümit erzağın bir kısmını Şerefe verecek. Kendisine devam etmesini Şeref’e erzağı vereceğimi söylüyorum. Ümit devam ediyor. Radzelneya yokuşu bugün insan dolu. Gerçekten dağcıları yük altında zorlayan bir parkur. İnsanlar son derece ağır tempolarla sık sık dinlenme yaparak ilerliyorlar. Derken Hümeyra geliyor. Beraber bisküvi yiyoruz. Sonra o da ayrılıyor. Şerefi beklerken üşüyorum. Gittikçe meraklanıyorum. Onu bulmak için geri doğru gitmeye başlarken Şerefin sarı montu gözüküyor. Erzakları Şeref’e veriyorum. Kendisi dinlenmek istediğini söylüyor. Ben yukarı hareket ediyorum.
5400 m’den yola çıkışımızdan 6130 m’deki Kamp3’e ekip üyeleri çeşitli zaman aralıkları ile 4 saat 40 dakika ile 6 saat 40 dakika arasında molalar dahil varmışlardı. Kampımızı Kamp3’ün çok rüzgar almasından biraz daha kuzey yamacına doğru kurduk. Burası nispeten daha az rüzgar alır bir yer. Yamaca çadır kurmak; çadır kurma zamanımızı biraz arttırsa da önümüzdeki günler için bize çok rahatlık sağladı. Ekip yüklü çıkış, çadır yeri açış, kar toplayış derken yorgun düştü doğrusu.
Akşam Tufan ile bağlantıya geçtik. Rüzgar az olacak yarın zirve yapabilirsiniz diyor ancak ekibin hali yok. Ayın 2’sinde rüzgar artacak diyor ve moralimiz iyice bozuluyor. Ancak Mountain Forecast haberleri rüzgarın düşeceği ancak bulutlanmanın artacağı yönünde. Raporlar birbirine ters. Mevcut hava durumu ise bunların hepsine ters; çünkü sırt hattında ciddi rüzgar var. Ekibe yarın 6400’m’ye çıkıp ineceğimizi söylüyorum. Ümit aktivasyon olduğu için seviniyor. Birçok bilinmezlik içinde yorumlar yaparak akşam yemeğinden sonra uykuya geçiyoruz.
31 Temmuz: Saat 6’da kalkıyoruz. Kahvaltı yapıyoruz. Sıcak sıvıları hazırlıyoruz. Ümit her zamanki gibi pratik ve hızlı benden izin istiyor ve yola çıkıyor. Ümit’ten yarım saat sonra bizde yola çıkıyoruz. 6130 m’den 6057 m’ye önce iniş yapıyorsunuz sonra 6400 m çıkışı başlıyor. Ciddi rüzgar var 70 km/saat’i buluyor. Yani hava durumu yine yanıldı. Rüzgar’da çıkış oldukça zor oluyor. Havayı ciğerlerinize çekmekte zorlanıyorsunuz. Ancak 6400 m’ye ulaşmak için zorluyoruz ve kamptan ayrıldıktan 2 saat 50 dakika sonra tüm ekip 6400 m’deyiz. Bugün de amacına erişti. Ancak fazla zorlandık bunda da gerçekten rüzgar etkili oldu.
Aşağı 1.5 saat içine inip 6120 m’deki kampımıza ulaşıyoruz. Toplam 4.5 saatlik bir faaliyet oldu. Yararını önümüzdeki günlerde görmemizi bekliyorum. Öğleden sonra dinlenirken dışarıdan Türkçe konuşan insanlar bağırmaya başladı. Ümit ve Şeref’le konuştular. TDF gelmiş. 6100’m’ye aklimitizasyon çıkışı yapmışlar. Bu sene gerçekten Peak Lenin’e Türk çıkartması yapmış durumdayız. Genelde çıkış yüzdesi %10 olan bu dağa gerçekten Türkler olarak güçlü gruplar ile gelmiş bulunmaktayız. Türk dağcılarının az görüldüğü bu dağlarda önceki senelerde sezonda 1 veya 2 Türk ancak zirve yapıyordu. Ancak bu sene elimizde Türk Dağcılığının adını yükseltmek için bir şans bulunuyor. Anıl’ların grubunda %50’nin (4-7) üstünde zirve başarısı vardı. Grubun diğerlerinin hepsi de Kamp3’e ulaşmışlardı. Bu çok iyi bir orandı. 4400 kampında Ata ve Volkan ile tanışmıştık İstanbul’dan gelmişlerdi ve eski Yıldız Üniversitesi Dağcılık Kulübü orjinliydiler. Ayrıca Kahramanmaraşlı 2 dağcı da bu dağdaydı ancak ben rast gelmemiştim. Bu sene çokuz, iyiyiz. Bu yazıyı yazarken dağda olan tüm Türk dağcılara başarı diliyorum.
TDF takımı 6100’den ayrılırken tekrar bize başarılar dileyerek ayrıldı. Geçen sene Korjenevskaya’dan dost Esin’de (Esin Handal) aralarındaydı.
Akşam tekrar hava raporu aldık. Tufan ile konuşmamızı hatırladığım kadarıyla aktarıyorum.
- Tufan hava nasıl?
- Kerem yarın hava iyi rüzgar 40. Güney batıdan esecek. Yer yer yağış var az olacak. Çıkın.
- Ama bugünde öyle demiştin sırtta inanılmaz rüzgâr vardı çıkış yapılmıyordu. En az 70 vardı.
- Olabilir ama o rüzgâr dinecek. Hatta şimdi dinmiş olmalı.
- Yok dinmedi hala var.
- Yok yok dinmiş olmalı azalacak. Sen çık bir dışarı bak azalmış olmalı.
- Dışarı çıkmama gerek yok buradan hava kendini belli ediyor zaten. Hava 2’ sinde nasıl?
- Rüzgâr artıyor. Kötüye gidiyor.
- 3-4 nasıl?
- Rüzgâr daha da artabilir.
Ve telefonun şarjı bitiyor. Daha önce aldığımız Mountain forecast hava raporu da 35 rüzgar bildiriyor. Ancak bugünkü hava raporunu o da bilememişti. Ruslan’a gidiyorum. Yarın sabah 3’te hava iyi olursa yola çıkacağını söylüyor. Yarın havada 40 km rüzgar beklendiğini ama emin olamadığımı söylüyorum. Hava durumunu nereden aldığımızı soruyor. Mountain Forecast ile Türkiye’de bir uzmandan diyorum. Gülümsüyor. Sanırım onun başka bir kaynağı var ve hava daha iyi olacakmış gibi bir izlenimi var.
Akşam Ümit geliyor. Yarın ki aktivasyonu soruyor. Ben de Ruslan gibi sabah bakacağımı söylüyorum. Belki de yola çıkıp hava kötüyse yoldan dönmek en doğru karar olacak. Günler geçiyor ve rüzgâr Tufan’ın söylediği gibi artarsa iş gerçekten zora girebilir. Kafamız karmakarışık yarın sabah zirve denemesi yapacakmış gibi hazırlanıp yatıyoruz.
01 Ağustos: Sabah 01:00’da kalkıyorum. Devamlı rüzgârı takip ediyorum. Saat 3:00 olduğunda oldukça sert rüzgarlar çadırı dövüyor. Bizim burada durum buysa sırt hattının çok kötü olduğunu tahmin edebiliyorum. Saat 3’ten sonra yavaş yavaş rüzgar dinmeye başlıyor. 3:30 da “yat” lar ve “git” ler arasında bocalıyorum. Nihayet 3:45’te bu hava dinecek galiba diye düşünerek ekibi kaldırıyorum. Hemen hazırlanmaya başlıyoruz. Su eksiklerimiz için biraz su da eritmemiz gerekiyor. Ocağın bir bacağı kırık… çaydanlığı hep elde tutmak gerekiyor. Bu arada benim kafa lambası kayıp bu yüzden hazırlanmada yavaş kalıyoruz. Ümit 04:45 ‘te benden izin isteyip yola çıkıyor. Saat 05:00’da çadırın dışına çıktığımda 6400’e giden yolun kafa fenerleriyle tüm hat boyunca ışıl ışıl olduğunu görüyorum. Bugün en az 30 kişi rotada ve en yakındaki bize 1.5 saat fark atmış. Benim krampon yine sorun çıkartıyor 2 kez çıkarıp tekrar takıyorum. Böyle olunca saat 05:30 oluyor. Bütün bunlar olurken Ümit ileride yola devam ediyor ancak Hümeyra ve Şeref gitmelerini söylememe rağmen kıpırdamıyorlar. Aklıma 10 saat kazınmış durumda saat 05:30’da olsa 10 saatte varırsak iş tamam diye düşünüyorum.
Derken yola koyuluyoruz. Bu sefer rüzgar gerçekten 40 km. moralim yerine geliyor . Son derece rahat hissediyorum. Dünkü zorlanmadan eser yok. Aklimitizasyon programı işe yaramış. Son derece rahat bir tempoda 6400’e saat 08:00’da ekibin temposuyla geliyorum. Hümeyra ve Şeref ‘ten sadece 3-4 dakika ilerideyim. Ümit’te 6400’e henüz çıkmış durumda. Buraya çıktığımızda Ruslan ve ekibinin 6700 bıçağı geçtiğini ve 6800’e tırmandığını görüyoruz. Ümit’e 6800’e 2.5 saatte varırsak bu işi hallederiz diyorum. Burada kısa bir mola verip tekrar yola koyuluyorum. Kendi tempoma geçiyorum. Yavaş yavaş ekibimle aram açılıyor. Sık sık mola vererek aranın kapanmasını sağlamaya çalışıyorum ancak olmuyor. Havada sis var ancak sık sık flamalar var. Bu yüzden ekibin yolu kaybetmesi mümkün değil ayrıca hava arada sırada açıyor. Bu durumda 6800’e kadar serbest görüş var. Yani beni izleyebilirler. 6700’deki bıçağı geçiyorum. Arkadaşlar 6500’den yukarı doğru geliyorlar. Derken 6800’ün kıvrımlı yokuşuna giriyorum. Buradan sonra arkadaşlarım artık beni göremezler. Karşıdan bazı Rusların yorulup dönmeye başladıklarını görüyorum. Derken Ruslardan zirveye giden bazı dağcıları yakalıyorum. Tempoları çok düşük. Platoda bunlara yenileri katılıyor. Onlara Ruslan’ı soruyorum ileride zirveye gidiyor diyorlar. Saat 13:00’da platoyu bitirmiş hatta 2 flama geçmiştim (6900 m). Çıkışa devam ederken sık sık GPS işaretlemesi yapıyorum çünkü hava bazen çok kapatıyor. Göz gözü görmez hale geliyor. Buradan sonra yolda 8-10 Rusu daha geçiyorum. Sonra o siste zirve olduğunu düşündüğüm bir tepeye ilerliyorum. Geldim galiba derken zirve yerine kocaman bir Rus’u uzanmış yerde yatarken buluyorum. Ne yapıyorsun diye sorayım derken adam kocaman… birden ayağa kalkıp elindeki kazmayı sallayarak summit summit (zirve zirve) demeye başlıyor. Çantasını falan bırakıp güçlü adımlarla rotaya giriyor ve iz açmaya başlıyor. Adamın kafayı yediğini düşünerek ondan uzak durmaya çalışıyorum. Bir an adamın bana saldırdığını düşündüm doğrusu. Bu adam yolu açsın zaten çantası da yok yara yara gider ben de arkasından zirveye varırım diye düşünürken adamın 5 dakika sonra tüm gücü tükeniyor . Bir gözüm adamın kazmasında usulca geçiyorum. Rusça kızgın kızgın birşeyler diyor. Bu arada 7080 m’deyim her an zirve diyebilirim. Ruslan ise ortada hala yok. Zirve yapmış dönüyor olması gerekiyor. Yine bir tepe yine zirve galiba diyerek gidiyorum. Ve yine tepeye çıktığımda yatan bir Rus daha… ama bir fark var bu Rus bana gülüyor. Çünkü o Ruslan. Ruslan “burada ne işin var ?” “Zirve nerede ?” diyorum. “Bilmiyorum” diyor. Gerçekten çok sis var. Flamalar nereye gidiyor diye soruyorum. Elindeki yarım düzine flamayı gösteriyor. O flamaları ben dikiyordum zaten diyor. “Eyvah ya Ruslan yanlış tepe’ye gittiyse” diye düşünürken Rus’un biri ağır ağır yukarı çıkmaya devam ediyor. “Bu da mı kafayı yemiş” diye düşünürken adam birden sevinmeye başlıyor. O yavaş çekim hareket eden adam birden sıçramaya başlıyor. Ruslan’la birbirimize bakıyoruz. Bu adam normalse orası zirve Ruslan diyorum ve önde Rus bir kadın arkasında ben ve benim arkamda Ruslan son 15 m daha yürüyüp zirveye varıyoruz. Ruslan elinde kalan son flamaların hepsini zirveye dikiyor. Arkamızdan yine aynı ekipten 2 Rus daha geliyor. Zirve varış saati 14:55. 9 saat 25 dakika. Müthiş coşkuluyuz! Ruslarla 10 yıllık arkadaşmış gibi kucaklaşıp tebrikleşiyoruz. Kamera çekimi fotoğraf çekimi yapıyoruz. 15:25’de dönüşe geçiyoruz. Ruslan yolda gelenlerin hepsini döndürüyor. Zira tempoları çok düşük. Gözlerim arkadaşlarımı arıyor ancak yoklar. Onları görsem çantalarını burada bırakmalarını söyler. Ben çantanın başında beklerken zirve yapmalarını beklerdim. Ancak aşağı indikçe bu şansta kayboluyor. Saat 16:00’da platoya üstten bakar bir noktaya (6900 m) geldiğimizde arkadaşlarımı platodan geliyor şeklinde görüyorum. Onlar beni fark etmiyorlar. Sonra geri dönmeye başlıyorlar. Bu onların geriye dönmeye karar verdikleri andı. Hızla onlara yaklaşıyorum sonra hep beraber aşağı iniyoruz. Ekip 21:30 - 22:30 arası aralıklar ile Kamp3’e son derece yorgun bir şekilde varıyor.
02 Ağustos : Ekip moralsiz kalkıyor. Hiç kimse 6900 m’ye çıkmayı umursamıyor. Herkes zirveye odaklanmış vaziyette. Ekip benim dışımda karar alarak 04 Ağustos’ta zirve denemeye karar veriyor. Onlara bazı zamanlamalar vererek bu zamanlamalara uyulmazsa dönme kararı vermelerini söylüyorum. Hümeyra’dan söz alıyorum. Şeref’te gerekirse dönebileceğini belirtiyor. 04 Ağustos’ta saat 01:00’da yola çıkma kararı alıyorlar. Bizim çadırda ekmek ve peynir çok azaldı. Tüpte de azalma var. Ayrıca her saat benim içinde su kaynatılması gerekiyor. Bu zorluklardan dolayı benim aşağı inmemin daha doğru olacağını düşünüyoruz. Elimizdeki telsizler sırt hattı boyunca çalışmayabilir. Oysa aşağı inersem 4400’den bize verilen telsiz aracılığla bağlantı kurmam mümkün olabilir. Arkadaşlarıma kendilerini fazla zorlamamaları dönüşe de güç bırakmaları konusunda telkinlerde bulunuyorum. Gece 1’de çıkış düşünüyorlar. Hava durumu mountainforecast’ten alınıyor. Rüzgar ayın 4’üne azalıyor gözüküyor. Aşağı kamp için yola çıkışım saat 15:00’ı buluyor. Öğlen yemeği yemeden zayıf bir sabah kahvaltısı ile yola çıkıyorum. Saat 16:30’da 5400 m’deki Kamp2’ye geliyorum. Aşağıya 4 saatte dönebilirim ancak bir aksilik olması durumunda gece yardım ulaşmayabilir. Yol sisli ve yağışlı. 5400 m’de Ruslan’ların boş çadırına girip yatıyorum. Günlerdir sürüp giden açlık bastırıyor. Gece arkadaşların başına bir şey gelmesin diye düşünürken uyuyamıyorum.
03 Ağustos : Sabah 7’de kalkıp 8’00 da yola koyuluyorum. Çatlaklar genişlemiş tek olduğum için dikkatli geçmeye çalışıyorum. Gruplar yukarı doğru çıkıyorlar. Arada sırada güneş çıkıp çatlamış dudaklarımı daha da acıtıyor. Bu arada Milan’ı görüyorum. 5 yıl önce oldukça gençti. Milan şimdi 23-24 yaşlarında… Kırgız gencinin zayıf ince bir yapısı var. Ancak dağda tam bir çita. 10-15 dakika kadar sohbet ediyoruz. Kamp2’ye çıkıp ineceğini söylüyor. Ona arkadaşlarımın durumunu anlatıyorum. Kendisinin Porsuk kampında olduğunu söyleyip yerini tarif ediyor. Yarın Kamp3’e gidecekmiş. Herhangi bir kurtarma durumunda olay yerine ilk ulaşacak kişi. Telsizle haberleşeceğimizi Tien Shan Travel frekansında olduğumu söylüyorum. Beni bulacağını söylüyor. Saat 13:00 civarı Asia Mountains kampına varıyorum. Bahadır ve arkadaşları beni tebrik ediyorlar. 2 bardak kampot (komposto) verdikten sonra Bahadır yol boyunca hayalini kurduğum karpuzu kesip önüme koyuyor. Çok makbule geçiyor. Kendime geliyorum. Nikolay ana kampa inmiş. Bir durum olursa onun olay yerine ulaşması en az 10 saat alır. Ruslan Geremchuk kampında ve ana kampa inmiş. Tien Shan Travel’a yollanıyorum. Emanetleri alıyorum Andrei büyük İngiliz grubuyla yukarı çıkmış. Eşi kampı yürütüyor ve emanetlerden dolayı para istemez diyor. Çadır kiralıyorum. Telefonu şarj ediyorum. Önce Tufan’dan hava durumunu alıyorum. Yarın hava bulutlu ama rüzgar çok az diyor. Çıkış için uygun olduğunu söylüyor. Başkan Soner’i arayıp durumu anlatıyorum. Zirvemi kutluyor. Konservelerden yiyip uykuya çekiliyorum. Yarın arkadaşların çıkışları var onlar için endişeliyim. Bu yüzden çok yorgun olmama rağmen uyuyamıyorum. Plana göre sabah 01:00’da yola çıkacaklar.
04 Ağustos : Sabah 07:00’da kalkıyorum. Saat 08:00’da telsiz bağlantısı kurulacak. Alexander’a telsizle konuşmak istediğimi bildiriyorum. Ayrıca Kahvaltıda pizza çıkmış 8 euro verip kahvaltı alıyorum. 08:00’da bizimkilerden bir haber gelmiyor. Merakım iyice artarken Ümit 08:16’da Andrei’yi arıyor. Orada devreye giriyorum ve Ümit’e yüksekliğini soruyorum. Bıçağı geçmişler 6700 m’ye gelmişler. Ümit’e Andrei’nin arkalarından geldiğini merak etmemelerini söylüyorum. Kaçta yola çıktıklarını soruyorum. Telsiz de Ümit anlamıyor. Çok sis olduğunu görüşün çok kısıtlı olduğundan bahsediyor. Kamp1’den de görüşün çok az olduğu belli çünkü sırt tamamen bulutlarla kaplı ancak rüzgar az gözüküyor. 2 saat sonra görüşmek için sözleşiyoruz. Andrei yola saat 04:00’da çıkmış. İngiliz grubunun performansını bilemiyorum. Bizim ekip ise onlar inince öğreneceğim ki 01:40’da yola çıkmış. Ancak ben 01:00’da yola çıkacaklarını düşündüğüm için 7 saat 15 dakikada 6700 m’ye çıkılması beni gerçekten endişelendiriyor. Bunda yolun sisli ve gece karanlığında çıkılması da etkili oluyor olabilir.
2. bağlantıyı 10:15’te yapıyoruz. Ümit ekibin 6900 m platosunda olduğunu söylüyor. Bu sevindirici haber de son 2 saatte 200 metre yol alınmış görünüyor ki, bu kötü bir zaman değil. Andrei bu saatte 6700 m’ye grubuyla geliyor. Bizim takımın 6900 m’de olduğunu duyunca tebrik ediyor. Sonuçta çoğu gitti azı kaldı. 2 saat sonra tekrar sözleşiyoruz.
3. bağlantıyı 12:15’te yapıyoruz. Ümit yine sis bastığını mesafeleri kestiremediklerini Hümeyra ve Şerefin biraz ileride olduğundan bahsediyor yüksekliği 7080 m. imiş. 15 dakikam var herhalde diyor. Ona telsizden 1 saati olduğunu söylüyorum ancak anlaşamıyoruz. Zirvede beni aramasını söylüyorum. Kapatıyoruz. Artık zirve yapmaları kesin gibi, Andrei 12:30 gibi arıyor ve bizimkilerin nerede olduğunu soruyor. Zirve’nin çok az altında olduklarını belirtiyorum. Andrei sis ve rüzgar’dan grubu döndürmek istediğini söylüyor. Yapacak bir şey yok bizim ekibin elinde 2 GPS var. Yolda flamalar var. Dönerler. Ona dönebileceğini bizimkilerin iyi olduklarını söylüyorum.
Soner’i arayıp iyi haberleri veriyorum. Sonra bir şeyler yemek için çadır’a gidiyorum. 13:15’te Alexander elinde telsizle seni arıyorlar diye geliyor. Ancak sanırım Ümit cevap alamayınca telsizi o şartlarda tekrar çantasına koyuyor. Denemelerim sonucunda ses alamıyorum ancak zirve yaptıklarını anlıyorum. Soner’i tekrar arıyorum. Sonradan öğrendiğime göre saat 14:00’da zirveden inişe geçmişler. Saat 18:20’de Ümit ile Andrei arasındaki telsiz bağlantısını duyuyorum. Ümit 6400’de olduklarını aşağı ineceklerini ve tüm Türk ekibinin zirve yaptığı haberini veriyor. Saat 19:15’te bu sefer Milan telsizden beni istetiyor ve ekibi gördüğünü Radzelneya yokuşunu çıktıklarını gördüğünü söylüyor. Böylece olay sona eriyor. Ekip sağ salim kampa ulaşmış oluyor. 4 kişi ama bence çok güçlü bir ekiptik. Herkesin çıkması ve %100 başarı alınabilecek en iyi sonuçtu. Lenin bize hava olarak hiç gülmemişti ama biz her şeye rağmen başarmıştık. Yine de Lenin’e (Ibn Sina) teşekkür ediyoruz. Çünkü istese bizi eteklerinden dökerdi. Akşam Asia Mountains’a Bahadır’ın yanına gidiyorum pişi ve salata yiyorum. Yarın arkadaşlarını getir karpuz keseyim onlara diyor. Yine Soner ile haberleşiyoruz. O gece rahat uyuyorum.
05 Ağustos : Sabah Türkçe konuşan bir ses “arkadaşlar saat 04:10, 05:00’de yola çıkalım isterseniz” diyor. Sabah sessizliğinde ses o kadar net ki. Anlıyorum ki TDF yukarı çıkışa başlıyor. Oysa onlar diğer kamptalar. İyi bir kahvaltı yapıyorum. 1.5 saat kesintisiz yiyorum. Dudaklarım tedbir almadığım için uçuklamış durumdalar. Geceleri de soğuktan daha da kuruyorlar. Öğlen yemeğini kavurmalı Noddle yiyorum. Ekibin gelmesini bekliyorum. Uzakta 3 kişi iniş yapıyor gelmelerine en az 4 saat var diyerek tekrar yatıyorum. Çok iyi bir uyku oldu benim için. Akşam çadırda beklerken Hümeyra’nın sesi duyuluyor. Hemen kucaklaşıyor onu tebrik ediyorum. Yarım saat sonra da Ümit ve Şeref geliyorlar. 2 günde biraz daha zayıflamışlar. Onlarla da kucaklaşıyorum. Moralimiz yükseliyor. Emeklerimizin karşılığını almış olmanın mutluluğu tüm yaşanan zorlukları unutturuyor. Ümit ile Şeref akşam yemeğini 13 euro’dan alıyorlar. Bu da onların ödülü. Hümeyra ise yukarıda özlemle beklediği patlıcan dolma konservesine kavuşuyor. Andrei’ye yarın OSH için araba ayarlamasını söylüyorum. Ayrıca yarın ana kampa dönmek için saat 09:00’da atlara ihtiyacımız olduğunu söylüyorum. Geceyi yine büyük çadırlarda daha konforlu geçiriyoruz.
06 Ağustos : Ekip daha dinlenmiş daha da morallenmiş şekilde kalkıyor. Kahvaltımızı ağırdan yapıyoruz. Hümeyra’nın IPAD’inden müzikte dinliyoruz. Sonra toparlanma eşyaların katırlara bırakılması, Andrei ile para işlerinin görülmesi, vedalaşma ve yola çıkma, yorgun ama huzurlu bir yürüyüş ana kampa dönüş. Çok şey yaşamışsınız, o yüzden bu iniş sadece kır gezintisi kadar zor geliyor size, herkesin yüzü gülüyor. Dere geçişinde suyun çoğalmasından dolayı biraz zaman kaybettik. Seyyahlar geçidinden önce, katırın birinin üstündeki yük devrilmiş. Ümit’in çantası da devrilen yükler arasındaymış. Katır ve atlar yolları bir miktar tıkamıştı. Onları da atlattıktan sonra Seyyahlar geçidinde tüm ekip fotoğraf çekiliyoruz. Yine eski dostlardan Andrea’yı görüyoruz. Mailini alıyoruz. Derken Soğan alanı… orada Zamir ve ailesi ile çay, ekmek yeşil soğan, mısır falan yiyerek yorgunluğumuzu atıyoruz. Soğan alanında 1 saatlik ekstra bir yürüyüşle ana kampa saat 14:20’de ulaşıyoruz. Emanetleri alıyor, katırlar için para ödüyoruz. Sergei’ye bize otel tavsiye etmesini istiyoruz. O da Sunrise’dan yer ayırttırıyor. Hümeyra hemen konserve barbunya plaki çıkartıyor. Soğan alanından aldığımız yeşil soğanlar ve biraz ekmekle 4 kişi yiyoruz. Saat 16:00’da araba geliyor. Alman 3 dağcı ile birlikte 16:30’da yola çıkıyoruz. AK-Sai Travel Kampına uğrayarak TDF başkanı Alaattin Karaca’ya “Merhaba” diyor, ekibine başarılar diliyoruz. O da bizi tebrik ediyor. 5.5 saatlik bir yolculuk sonunda Osh’ta Sun Rise otel’deyiz. Çok açız ama herşey den önemlisi leş gibiyiz. Tek kişilik oda 45$ iki kişilik ise 57 $. Kahvaltı dahil. Gözümüz hiç bir şey görmüyor ve odaları tutuyoruz. Yiyecek çantası Hümeyra’da olduğu için gece Hümeyra’nın odasını tıklatıp yemek diyorum. Poşetli ton balıklarından veriyor. Sabaha kadar idare etmesini umarak yiyorum.
07 Ağustos: Sabah 7’de kahvaltı için kalkıyor, hazırlanıp Hümeyra’nın odasına çıkıp kahvaltıya indiğimi söylüyorum. Arkadaşlara da haber vermesini istiyorum. Kahvaltı seçmeli ancak peynir sadece 1 tane o da çok tatsız. Salona ilk ben giriyorum kahvaltıda ne varsa yiyorum. Orada ki Kırgız garson kız bana endişeli gözlerle bakıyor. Bizimkiler 1 saat sonra geliyorlar. İş işten geçmiş tabii. Tekrar karpuz istetiyoruz. Az geliyor ama artık idare ediyorlar.
Resepsiyonist Sencer Türkçe biliyor. Bize yer ayarladığını 2 gün daha burada kalabileceğimizi söylüyor. Biz de yerimizden kıpırdamak istemiyoruz. Saat 10’da sözde bize zirve sertifikalarını getirecek olan Tien Shan Travel Görevlisi Victoria geliyor. Sertifikalar gelmemiş, Bişkek’ten gelecekmiş. Bana otel paralarını ödeyin ben onlara ödeyeceğim diyor. Ben de otel ile anlaştığımızı otele ödeme yapacağımızı söylüyorum. Daha sonra sizi başka otele götüreceğim bu otel de yer kalmadı diyor. Bu duruma sinirleniyoruz. Sencer Otel’den ayrılmış olduğundan arattırıyoruz. Yeni resepsiyonist Rus kadın Sencer’le telefonda Rusça kavga edip Sencer’in suratına telefonu kapatıyor. Ümit herşeyi bu Viktoria karıştırdı diyor. Muhtemelen Tien Shan Travel komisyon istiyor. Otel’de vermiyor. Ben de Viktoria’ya tamam biz ayrılıyoruz ama senin istediğin otele gitmeyeceğiz biz oteli ayarlayacağız diyorum. O da biraz dumur oluyor. Dışarı çıkıyoruz. Önce para bozduruyoruz. Hemen karşısındaki eczaneden de uçuk için krem ve ilaç alıyoruz. Sonra eczacı kıza otel soruyoruz o da 30 m ileride bir otel gösteriyor. Salam Otel. Otelin odalarını geziyoruz hem daha ucuz hem daha geniş odalar. Benimki süit resmen, kocaman yatak odası. Banyo ayrı tuvalet lavabo ayrı ve oturma odası antre falan var. Aile yaşar. 32$ kahvaltı yok. Herkes mutlu… tutuyoruz. Sun Rise’a gidip otelden çıkış yapıyor taksi istetiyoruz. Eşyamız çok dememize rağmen minik minik taksiler geliyor. Resepsiyonist kadın da taksiciler le kavga edip yeni araba isteyip duruyor en sonunda 2 sefer yapmaya karar veriyoruz. 30 somluk mesafeye 100 som vererek hafif kazıklanıyoruz ama 70 som 1 euro olduğundan çok önemli değil. Otele yerleşip yemeğe çıkıyoruz. Otelin hemen yanında lokanta var. Et mangal var. İşimizi görüyor. İyi bir akşam öğle arası yemek yiyoruz. 1900 som tutuyor. Yakındaki bir manavdan meyve alıp benim buz dolabına atıyoruz. Akşam dolaşmaya çıkıyoruz. Taksi şoförüne bizi meydana götür diyoruz o da bizi kocaman bir meydana götürüyor, bu meydan bizim bildiğimiz değil ama güzelmiş diyerek iniyoruz. Oradan parka iniyoruz ve dere boyunca ilerleyerek, büyük köprüye geliyor oradan da Osh’un daha canlı sokaklarına dalıyoruz. Canımız sıkılınca da taksiye 80 som verip geri dönüyoruz. Akşam aldığımız karpuzu kesiyor, aldığımız meyveleri yiyoruz. Telefon görüşmeleri yapıyoruz. Sonra herkes odalarına çekiliyor.
08 Ağustos: Sabah Viktoria 09:00’da geliyor. Sertifikalar gelmiş. Herkes Sertifikasını alıyor. Gönül bunları dağda almak isterdi ama olsun. Oradan kahvaltıya yine aynı restorana geçiyoruz. Omlet peynir soğan domates salatalıktan oluşan bir kahvaltıyı tarif edebiliyoruz. 1400 som tutuyor. Kahvaltıdan sonra bir taksi tutuyor ve 110 soma Osh’un ilk kuruluş yeri olan için de bronz çağından kalıntılarında olduğu müzeye ve beraberinde mağaralara gidiyoruz. Çok sıcak var güneş dudaklarımızı rahatsız ediyor. Müzeyi geçiyor Süleyman Too türbesine gidiyoruz. Eski yazıların olduğu mağaralara sıcaktan çıkmak istemiyoruz. Ben müze de biraz fazla detay çalışıyorum Ümit 15 dakikada müzeyi bitirip sıkılıyor. Aşağı inip fıskiyelerin çalıştığı gölgelik bir alanda çay içiyoruz. Oradan da dondurma alıp tartılıyoruz. Tartıda Ümit 8 kilo, Şeref 7 kilo, ben 3 kilo Hümeyra ise 1 kilo vermiş gözüküyor. Taksiye atlayıp Salam Otel’e bu sefer 80 soma dönüyoruz. Bu arada taksicilere dikkat etmek gerekiyor. Aklınızda olsun taksiler ucuz. Ama kaç para diye sorarsanız size 5 misli 10 misli fiyatı hiç çekinmeden söylerler. Fiyatı ilk siz söyleyin 1 euro’ya Osh’un bir yerinden diğer yerine bence gidersiniz. Havaalanı ise en fazla 3 euroya falan olur ama şehirden tutarsanız. Müze gezintisinden sonra herkes otelde dinlenmeye çekildi. Akşam yemeğinde tekrar buluştuk. Kalan son somlarımızıda et şişe ve oromo kebaba verdik. Sonra somsuz bir şekilde odalarımıza çekildik. Akşam kalan karpuzun diğer yarısını yedik. Gece geç vakite kadar çanta topladım.
09 Ağustos : Sabah 2:15’te Ümit gelip araba geldi dedi. 2:35’te tüm ekip aşağı inmişti. Sunrise’dan 10 kişilik İngiliz Ekibi almaya gittik. Adamlarda tonlarca eşya vardı. Bu yüzdende onların eşyaları için ayrı araba tutulmuştu. 04:00’da Sun Rise’dan hareket ettik. 20 dakikalık yolculuk sonunda havaalanına geldik. Buradan sonra rutin check in ve pasapaort kontrol. Bir problem çıkmadı. Uçak 15 dakika geç kalktı. Uçakta genelde uyuduk ama verilen yemekleri kaçırmadık. 08:20’de Atatürk Havalimanına indik. Oradan hızla iç hatlara geçtik. Kapımız 403. Çok az bir beklemeden sonra uçağa almaya başladılar. 10:00’da uçak kalktı. Derken İzmir. Dış hatlara geçiş… bavulların alınışı ve İDADİK’li arkadaşlara kavuşma. Tabi uzun zaman farklı bir coğrafya da çok farklı simalar gördükten sonra bize güler yüzle bakan ve desteklerini hep yanımızda hissettiğimiz arkadaşlarımızı görmek bizi çok mutlu etti. Birden kendimi elimde çiçekler ile fotoğraf çektirirken buldum. Mutluluk sarhoşluğu içinde geçti 15-20 dakika. Bizim zirve yapmamızdan mutlu olmuş arkadaşlarımız yanımızdaydı ve bu pazar günü sabahı rahatlarını bırakıp bizi karşılamaya gelmişlerdi. Aile gibi bir kulübüz. Bunu anlamak için o ortamda bulunmak gerekir. Bizi karşılamaya gelen ve mutluluğumuzu paylaşarak çoğaltan Elvan Tekinkaya, Ayşegül Akıncı Yüksel, Tufan Yüksel, Yusuf Genç, Durmuş Yalçın, Uğur Demirtaş, Ayten Demirtaş, Engin Türemen, Hasan Berat Kur, Devlet Pasin Ulutan, Lale Aldemir, Sadegül Duymaz, Canan Ulusoy, Nurciye Ertem, Hacer Yılmaz ve Anıl Yılmaz bizlerin evlerimize kat ve kat mutlu dönmemizi sağladılar.
Bu ekspedisyon da ekibim adına bize her an hava raporu sağlayan ve günün 24 saati aramamıza izin veren Tufan Yüksel’e yine mountain Forecast raporlarını vermek için telefonun ucundan ayrılmayan Yavuz Selim Turan’a benzer şekilde her zaman manevi desteğini hissettiğimiz başkanımız M. Soner Ulutan’a, yaptıkları maddi destekten dolayı İDADİK Yönetim Kurulu üyelerine, ekspedisyonun Demavend ayağında bize her türlü yardımı sağlayan Gholam Reza Jarayedi’ye ayrıca süslümü süslü bir teşekkür ediyorum.
Yazı ve fotoğraflar : Kerem Ayhan (Rehber)
.