Alam Kouh Tırmanışı ve İran Gezisi:

İDADİK’in  İran’da yıllardır, defalarca tırmandığı Savalan ve Demavend Dağları’ndan sonra 2016 Yüksek Dağ Programında rehberimiz Kemal Yılmaz’ın keşif tırmanışı yaparak önerdiği Alam Kuh Tırmanış Etkinliği için ilk toplantımızı mart ayında yapıldığında ekip oluşmaya başlamıştı.

Nisan ayında hemen hemen hepimiz İzmir’den Van’a uçak biletlerimizi almış, ilk kez gidecekler İran hakkında bilgilerini derinleştirmeye başlamıştı.

Tüm hazırlıklar tamamlayarak,kulbümüz üyeleri Tufan Yüksel, Nilüfer Sokol Yılmaz, Sunay Tüylek, Mustafa Tüylek, Lale Aldemir, Çakıl Aygen, Kezban Karabacak, Ali Rıza Karabacak ve konuğumuz Halil Çelik ( KORDELYA) ile  2 Temmuz cumartesi sabahı Van’a uçtuk. Van’da ilk kez tattığım murtuğa, kavutu da içeren tam tekmil kahvaltımızı yapıp, alış-verişlerimizi yaparak, Patika Doğa Sporları Kulübü üyesi Yusuf’Bey'in araç desteğiyle, saat 16 00 da Gürbulak Sınır Kapısı’nda olduk. İşlemleri tamamlayıp, İran tarafında Bazargan’a geçtiğimizde rehberimiz Reza’yla buluşarak, Tebriz’e yola çıktık. Tabi bu arada saatlerimiz 1,5 saat ileri almayı da unutmadık.

Oğlumun arkadaşı Amir’in , Khoy’da yaşayan abisi Murtaza ve annesi Şehnaz ile yolda yüz yüze gelmek, tanışmak ve ikramlarını paylaşmak hepimize iyi geldi.Hele karadut kabının etrafındaki anlarımız…

03 Temmuz Pazar gününün  ilk saatlerinde 01 00 de Tebriz’de olduk. Minibüs değiştirerek Roshan’ın katılımıyla, Mesud’un şoförlüğünde 8 günlük İran Gezimizin en maceralı ve renkli aşamasına başladık.

Trafik denetimi hemen dikkatimizi çekti. Ticari faaliyetleri olan araçlar 24 saatte 8 saat seyahat etme kuralları otoyolda belirli aralıklarda bulunan trafik polisi merkezlerinde kontrol ediliyor. Yolların kenarında büyük semaverlerde ücretsiz sıcak su ikramları olan büfeler ve ücretsiz tuvaletler göze çarpıyor. Yol kenarlarında, halkın kolay kurulan çadırlarıyla mola verdikleri bekleme parkları var.

Etkinliğin ilk aşaması  İran’ın en büyük sıradağları olan Alborz Dağlarında ve Mazandaran bölgesinde bulunan, İran’ın en yüksek ikinci dağı Alam Kuh Tırmanışımızdan oluşuyor. Bu nedenle ekibimizin hedefi İran Dağcılık Federasyonuna ait Rud-Barak dağevinin bulunduğu Tahran’ın 190 km kuzey doğusunda bulunan Klardeşt Kasabasına saat 17 de ulaştık.

Nilüfer ve Sunay, Klardeşt’te kalma kararını hiç tereddütsüz vererek, programlarını yaptılar.

Çakıl beyin şefliğinde yapılan melemen ziyafeti sonrası, ertesi güne hazırlanmak ve uzun yolculuğun yorgunluğunu üzerimizden atmak üzere konforlu odalarımıza çekildik.

04 Temmuz Pazartesi sabahı 11 kişilik ekip 07:30 da kapalı ve sisli bir havada İran imalatı olan ZAMYAD marka kamyonet ile hareket ettik. Hava açıldı, ihtişamlı manzarada  1,5 saatlik yolculukla 3200 metreye yükseldik. Burada kamp yüklerimizi atlara verip, 3740 metrede yer alan, panoraması akılda yer edecek güzellikte geniş, sulak, yeşil Hesar Çal kamp alanına 2 saatlik yürüyüşle ulaştık. Öğleden sonra benim de yer aldığım 6  kişi kısa bir aklimatize yürüyüşü yaptık.

Kamp alanında İstanbul Dağcılık Kulübü’nden Demet, Can , Mesut ve ve Khoy’dan arkadaşları Maksud ve arkadaşlarıyla tanıştık, sohbet ettik.

05 Temmuz Salı, Zirve günü J 05:20 de 11 kişilik ekibimiz yürüyüşe başladı. Varyantlı, çarşak ve dik çıkışlı parkurda Kemal’in ve Reza’nın kontrollü ve molalı temposuyla, ilk önce saat 09:15 de 4650 metre Mercikeş Zirvesi’nde olduk.

Efor ve dikkat gerektiren, çarşak patika ile nihayet saat 12 de 4850 metre Alam Kuh ( Bayrak Dağı ) Zirvesindeyiz!

Zirve seremonisi sonrası bir şeyler atıştırıp, inişe geçtik. Yüksek eğimin zahmetini de inişte yaşayarak 16:30 da, bayramın haftalık tatil günüyle birleşmesi nedeniyle , akın-akın gelen ( abartmıyorum ) genç hem de çok genç kızlı-erkekli İranlı dağcılarla dolmuş olan kamp alanında olduk.

06 Temmuz Çarşamba gece atıştıran yağmurdan eser yok. 07:50 de kampımız sırtımızda 3200 metreye hareket ettik. Araçla buluşmamıza az kalmıştı ki, dağların değişken havası, donan yağışla selamladı bizi. Kemal’in zamanında uyarısıyla giyinmiş olmamız iliklerimize kadar ıslanmamızı engelledi. Genç İranlı dağcılar gruplar halinde araçlarla, parkur başına gelmeye devam ediyor, hepsi mutlu ve enerjik.  Aracımızın gecikmesi bize güzel bir yürüyüş imkanı verdi. Florasının kokusu ve rengi ile büyülendik.

Klardeşt’e döndüğümüzde Nilüfer ve Sunay’ın hazırladıkları yemek hepimiz için bir ödül oldu. Bu dayanışma için kendilerine teşekkür ediyorum, “Elleri ağrımasın, Yaşasınlar “ J

Duşlarımız alıp, yenilenip ve yola çıktık. İstikamet Tahran !

Bayram trafiği nedeniyle polis Tahran’a gidişlere izin vermeyince, doğuya Hazar Denizi’ne yönelip, kuzeye çıkıp, Ramsar şehri üzerinden 300 km yolu uzatıp, programımıza devam ettik.

07 Temmuz Perşembe Qazvin, Nazarabad üzerinden, sabah erken saatte Tahrana ulaştık. 1200 metre rakımda 8 milyon civarında nüfusu, iyi bir şehir planı ve peyzajı olan bir kent. Derbent şehrin dağa dayandığı, yürüyüş parkurlarına çıkış bölgesi, sayısız lokanta ve kahveler var. Dağcı heykeli ve arama kurtarma binası hemen dikkatimizi çekti. Ziyaretçisi çok.

Şahın ve ailesinin yaşadığı koruluk, Sadabad Kültür Kompleksi’nde 3 noktayı  ( Rıza Şah Pehlevi’nin annesinin ve kendisinin ikamet ettiği saraylar ile Güzel Sanatlar Müzesi ) gezdik, İran’ın yakın tarihini hakkında bilgilerimizi tazeledik. Ulusal Mücevherat Müzesi kapalı , Özgürlük Anıtı onarımda olduğu için maalesef gezemedik.

İsfahan’a doğru yola koyulduk. Ancak, trafik denetleme noktasında seyahat süresi aşıldığı için polis aracımıza izin vermeyince, sanayi kasabası Kaven’de gecelemek durumunda kaldık. Bu zorunlu molanın, temiz ve konforlu bir otelde olması hepimize iyi geldi.

08 Temmuz Cuma İyi bir uyku sonrası güne başladık. İran’da genellikle kullanılan, eski model ve devamlı bakım isteyen araçlardan olan minibüsümüzün arka-arkaya teklemesi nedeniyle verdiğimiz tamirat molaları sonrası saat 16 da Safavi döneminde başkenti,  ülkenin üçüncü büyük şehri 1500 metrelerde kurulmuş 2  milyon nüfuslu  İsfahan’a ulaştık.

Kurak arazinin ortasında düzgün şehir planı ve yeşil alanları ile şehir kendini hemen gösterdi. Bulvarlar çınar ağaçları ile çevrelenmiş. Hızla dünyanın en büyük ve güzel 2. meydanı Nakş-ı Cihan Meydanı ve meydanı çevreleyen kapalı çarşıyı ziyaret edip, hediyeliklerimizi alıp, Zayende Nehri üzerinde bulunan Siosepol Köprüsü ardından Hacu Köprüsünü gezdik, fotoğrafladık. Havanın kararması ile serinleyen gecede İsfehanlılar sokakları, parkları  doldurdu. Yemekler geleneksel olarak yerde yeniliyor, semaverler, tencereler… İranlılar dışarıda olmayı seviyor. Biz ve birkaç Avrupalı turist gördük, değişmeyen izlenimim Türkleri seviyor ve ilgi gösteriyorlar, yardımcı oluyorlar.

Saat 23 de  Doğu Azerbaycan Eyaleti'nin yönetim merkezi olan, 1300 metre rakımı, 2 milyon nüfuslu ve 910 km uzaktaki Tebriz’e gitmek üzere İsfahan’dan ayrıldık.

09 Temmuz cumartesi saat 18 de  Tebriz’e vardık. İranlı dostumuz, rehberimiz Reza’nın ailesini ziyaret ettik. Bizi güler yüzle, ikramlarla karşıladılar. Annesi, babası, kardeşi Feruh, eşi, kızı, minik oğluyla birlikte olduk. Nefis yemekler, güzel sohbetler yorgunluğumuzu aldı götürdü.  

10 Temmuz Pazar dinlenmiş olarak Tebriz gezimize  Arg-e Tebriz ‘i ziyaret ederek başladık. Belediye Etnografya Müzesini gezdik. Tebriz’e gelip, Ab-ı Guşt yemeden olmaz dedik ve tatlı olarak Falude nin tadına baktık.

Dağcılık mağazalarında ve kapalı çarşıda alış-verişlerimiz sonrası, El Gölü’nde Reza ‘nın meraklı, umutlu, neşeli, bilinçli genç arkadaşlarıyla tanışıp, ikram ettikleri pastalar eşliğinde sohbet ettik. Gecenin ilerliyen saatlerinde, uzun yolcuğumuzun fedakar ve dirençli kaptanı Mesud bizi evine davet etti. Eşi ve çocuklarının içten ev sahipliğinde maçı izleyerek J yemeğimizi yedikten sonra, 01:30 da bu kez şoförümüz Aşer’le, Bazargan’a yola çıktık.

11 Temmuz pazartesi sabahı Türkiye ‘ye giriş yaparak, bizi karşılayan Yusuf bey’in minibüsü ile önce Doğu Beyazıtta kargolarımızı verip,  kahvaltımızı yaptık. Van- Şişli Öğretmen Evi’ne yerleşerek etkinliğimizin son anlarının keyfini yaşadık.  

12 Temmuz Salı sabahı Van’dan üyemiz Emre Diker’in yer aldığı uçuş ekibiyle İzmir’e uçarak,  öğle saatlerinde havaalanına indik.

Kulübümüzün ilk kez yapılan Alam Kuh Tırmanışı ve İran Gezimizin uyumlu, sorunsuz gerçekleşmesi nedeniyle başta  sabırlı ve dikkatli rehberlerimiz Kemal ve Reza’ya teşekkür ediyorum, ekip arkadaşlarımı kutluyorum.

Üyelerimizin gelecek yıllardaki programlarına İran Dağlarını ve gezisini almalarını öneriyorum.

Yazı : Ayşegül Akıncı Yüksel

Fotoğraf: Mustafa Tüylek- Lale Aldemir-   Ayşegül Akıncı Yüksel