ELBRUS DAĞI- 5642 m.

Avrupa’nın zirvesine yolculuk…

Bin Dağ, Sonsuz Dağ, Aydınlık Dağ, Uğurlu Dağ gibi isim ve yakıştırmaları bulunan Elbrus aslında efsanevi bir dağ. Öncelikle birçok dağcı tarafından Avrupa’nın Zirvesi olarak görülüyor. Zaten Rusya’nın ve Kafkaslar’ın en yüksek noktası. Birbirine 1500 m. mesafede iki zirvesi mevcut. Batı ve Doğu zirveleri. 2005 yılında Karçal’dan, 2010 ve 2011 yıllarında Kazbek’ten görüp gönlümüze düşmüş bir zirveydi. Bazı kaynaklara göre mitolojik Promete’nin hikayesi Elbrus’ta geçer. Hakkında yaygın biçimde kullanılan şarkılar yazılmıştır. İkinci Dünya savaşı sırasında 3000 li metrelerde Nazilerle Sovyet askerleri arasında savaş yaşanmıştır.

Önce Gürcistan sonra Rusya ile vizelerin kaldırılmış olması Türk Dağcıları için Kafkas Dağları’nı bir cazibe noktası haline getirmiştir. Daha önce Gürcistan – Kazbek zirvesini defalarca gerçekleştiren İDADİK, 2011 kışında bombalı saldırının hemen ardından Elbrus’a kış çıkışı denemesi yapmış, ekipten Kerem Ayhan’ı zirveye ulaştırmıştır. Küçük bir ekiple 2013 kışında bir deneme daha yapılmış ancak hava koşulları zirve izni vermemiştir.

Oral Çağlar rehberliğinde bu sefer kalabalık bir ekiple yaz çıkışı programı yapılmıştır. Karayolu ile gidilmesi kararlaştırılarak minibüs kiralanmıştır. Oral Çağlar, Çakıl Aygen, Lale Aldemir, Mustafa Tüylek, Cemal Eruç (Ankara’dan katıldı), Yavuz Doğan, Halil Demir, M. Soner Ulutan, Devlet Pasin, Işıl Sözer, Ertan Kalmış ve Elvan Tekinkaya’dan (Kaçkar etkinliğinden katıldı) oluşan 12 kişilik ekip 26 Temmuz 21:15 de Alsancak’tan hareket etti. Ankara’dan Cemal Bey, Ardeşen’den Elvan ekibe dahil oldular. Bu arada kulübümüz üyesi Kemal Yılmaz’ın bireysel çıkışla Elbrus Zirve yaptığı haberi bizleri sevindirdi ve cesaretlendirdi. Bir yandan hava durumunu takip ediyoruz. Gerek internetten, gerek Tufan’dan aldığımız haberlere göre 2~3 gün aşırı kar yağışı var.

Kiralanan aracın evraklarındaki yetersizlikten dolayı yurt dışına çıkamaması nedeniyle Gürcistan girişinde macera başladı. Tamam mı, devam mı tartışmaları sonucunda devam kararı alındı. Cemal Bey , bu şartlardaki yolculuğun kendisini çok yıpratacağını belirterek dönme kararı aldı. 1 ay önce Uludağ Transı’nı gerçekleştiren, çok kişinin yerinden kalkmakta zorlandığı bir yaşta olan abimize hem hak verdik, hem de ayrılışından üzüntü duyduk.

28 Temmuz 02:00 de Sarp sınır kapısından araç kiralanıp Rusya sınırına kadar gitmek üzere anlaşıldı. Öğleden sonra Kazbegi Köyü’ne ulaştık. Aşırı yağmurlu bir günde araç bulunamaması nedeniyle Kazbegi Köyü’nde konaklamaya karar verildi. Vasili’nin evine misafir olduk. Hava akşama doğru açtı. Köy, müze, cafe-bar gezilerek akşam edildi.

29 Temmuz sabahı ayarladığımız, Gürcistan-Rusya arası çalışabilen araçla Rusya tarafına geçtik. Önümüzdeki iki otobüs nedeniyle gümrük geçişi 2,5 saat sürdü. Vladikavkaz’a ulaştığımızla yeni bir araç kiralayıp Terskol-Azau’ya ulaştık. Şansımız yaver gitti teleferiğe en yakın ve güzel bir otelde kalıyoruz. Yolla ilgili akılda kalan, yaşanan aksiliğe rağmen huzursuzluk çıkmaması ve kimsenin keyfini bozmaması idi. Akşam karnımızı güzelce doyurup, planlarımızı gözden geçirdikten sonra dinlenmeye çekildik.

Kalabalık grupla hareket etmenin en zor kısmı konaklamak için yer bulmak, neyse ki bu konuda çok sıkıntı çekmedik.

30 Temmuz sabahı teleferikle 3900 m. ye, oradan da kar araçları ile 4150 m. deki Piruit 11 kamp bölgesine geldik. 2 saatlik beklemeden sonra yerimiz boşaldı ve yerleştik. Bu esnada aklimatizasyon için 250 m. kadar yükseldik. Sis var, çevre görünmüyor. Zirveye yakın bölgelerden dönenler var. Bu gün zirve yapan yok. Kar yağışı var, rüzgar var. Genelde aklim çıkışı yapılıyor. Gün boyu yarın zirve yapalım mı sorusunu tartıştık. Sonunda bünyeye bu kadar yüklenmemeye karar verdik ve zirveyi yeni bir aya bırakmayı düşündük.

31 Temmuz, hava sabah açık. Günün ilk ışıklarıyla fotoğraf için koşuşturmalar başladı. Tabi birçoğumuzda baş ağrısı mevcut. Mide bulantısı çeken de var. Bazılarımız yine aklim için yükseldi. Bazılarımız alttaki kayalığa yürüdü. Genelde rahat bir gün geçirildi. Öğleden sonra zirve yürüyüşünden dönenler gelmeye başladı. Günlerdir yağan kar 60 cm. yükseklik oluşturmuş. Hem batak kar, hem de ciddi çığ riski nedeniyle kimse zirve yapamadı. Biz iyi ki denememişiz dedik. Ertesi sabah için hazırız. İçimizde ilk  kez 5000 m. yi geçecek bir kişi var.

1 Ağustos: Sabah 01:45 de kar aracı ile 4750 m. ye ulaştık. 02:15 de yürüyüş başladı. Başlangıç yavaş bir tempo ile yürüyoruz. Bu gece hava açık, çok fazla ekip tırmanışa geçti. En kalabalık ekip bizimki. Açık ama çok soğuk bir hava var. 5000 m. de Elvan kendisini iyi hissetmediğini belirterek döneceğini söyledi. Çakıl Abi’de çok üşüdüğünü ve dönmek istediğini belirtti. İkisi beraber dönüşe geçtiler. Üşümeler artınca biraz tempo yükseltildi. Özellikle güneşe ulaşıncaya kadar pek mola verilmedi. Saddle (boyun) geçildikten sonra artık son hamlelerin zamanı gelmişti. 09:15 gibi ilk arkadaşlarımız zirveye ulaştı. 7 kişi zirvede buluşup fotoğraflar çektirdik, keyfini çıkardık. 09:50 gibi dönüşe geçtik. Oral’ı bekleyen ve sonra yola devam eden Yavuz ardımızdan zirveye ulaşıp bizi boyunda yakaladı. Oral rahatsızlanması üzerine boyunda kaldı. Hep beraber dönüşe geçtik, kulübemize döndük, arkadaşlarımızla kucaklaşıp hemen eşyalarımızı toplayıp son teleferiği yakaladık. Otele geldik.

Artık banyo ve yemek yeme zamanı. Güzel bir restoran bulup karnımızı doyurduk, eşyalarımızı toparlayıp uyuduk, artık huzurlu bir uyku. Horlayan, su içmeye kalkan, tuvalet için giyinip gürültü çıkaran yok. Ertesi sabah sendromu da yok. Oksijen de bol. Keyfe diyecek yok.

02 Ağustos: Sabah minibüsle hareket ettik. Önca Vladikavkaz’a ulaştık. Orada uzun bir bekleyiş ve pazarlıklar sonucu yeni bir minibüsle Tiflis’e hareket ettik. Sınır geçişi yine çok uzun sürdü. 22:30 gibi Tiflis’e Ortachala terminaline geldik. Burası, Türk Otobüslerinin hareket yeri. Ağır eşyalarımızı Samsun’lu bir otel işletmecisine emanet edip kendimize yer bulduk. Bazılarımız uyurken, bazılarımız Eski Tiflis’in sokaklarına gezintiye çıktı.

03 Ağustos: 10:00 da otobüsümüze binip İzmir’e hareket ettik. Yolculuk keyifli geçiyor. Kalabalık olunca kendimize eğlence yaratması pek zor olmuyor. Akşam Sarp’tan geçiş yapıp Hopa’ya varınca artık gelmişiz gibi hissettik. Tabi üstüne 24 saat kadar daha yol yaptık.

04 Ağustos: Akşam saatlerinde İzmir’e evimize ulaştık. Yorgun ama mutluyuz. Öncelikle kulübümüz  İDADİK ‘e, bize destek olan tüm arkadaşlara, rehberimize ve etkinliğe katılan, zorluklar karşısında yılmadan ve moralini bozmadan yolunda ilerleyen tüm arkadaşlara teşekkürler…

Yazı: Soner Ulutan

Fotoğraflar: Soner Ulutan-Halil Demir