23 Temmuz-27 Ağustos 2014

Korjenevskaya Dağı (7105 m.)- İsmail Samani Dağı (Kommunizma) (7495 m.)

23 Temmuz 2014 Çarşamba: M. Soner Ulutan ve Devlet Pasin Ulutan tarafından 18:00 istanbul uçağı ile uğurlandım.  Hümeyra İstanbul’a Pegasus ile uçmuş ve 130 lira excess bagaj parası vermişti. Bilindiği üzere Pegasus iç hatlarda sadece 15 kiloyu ücretsiz taşıyor. Oysa THY bağlantı uçağı aldığınızda bu limit 30 kg. 20:00’da Hümeyra ile Atatürk Havalimanında buluştuk. Uçağımız 21:20’de havalandı. Uçakta Hakan Coşkun ve Esin Handal ile tanıştık.

24 Temmuz 2014 Perşembe:  Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’deyiz, saat Türkiye saatinden 2 saat ileri. Saat 04.10'da uçak indi. Kişi başı 35$ verip vize aldık. Ekspedisyon şirketi görevlilerince karşılandık. Şirket sahibi Şeraf (bizdeki Şeref), yardımcı müdürü Shahlo.  Avesto Otel’e yerleştik. Tüm gün Duşanbe’de geçirdik. Pazar’a gidip eksik malzemelerimizi ve ihtiyaçlarımızı aldık.

25 Temmuz 2014 Cuma: Sabah saat 8'de Duşanbe’den Ghirgital'e minibüsle yola çıktık. 7 saat sonra Ghirgitale varıp, helikoptere bindik. Kişibaşı 20 kilo taşıma hakkımız vardı. 48 kilo fazla bagajımız oldu. Kilosu 4,5 euro, 40 kilo 180 euro ödedik. Yarım saat sonra Moskinava buzulu üzerindeki, 4200 m yüksekliğindeki ana kampa geldik. Uygun yere çadır kurup yerleştik. Kampta 129 dağcı olduğunu Hakan’dan öğreniyoruz.

26 Temmuz 2014 Cumartesi: Ana kampta dinlendik. Hava raporu aldık, iyi görünüyordu, sabah Kamp-1'e gitmeye karar verdik. Ana kampta kantin var, 1,5 lt su 3 euro, internetin saati 15 euro, sadece akşam saat 19.30-21.30 arası jeneratör çalışıyor. 6.7 somoni 1 euro.

27 Temmuz 2014 Pazar: Bugün bayrammış, çok geç fark ettik. Sabah 5'de erkenden kalkıp Kamp-1'e 5100 m'ye gidecektik. Ben içilen sudan bağırsak enfeksiyonu olup rahatsızlanınca kalmaya karar verdik. Kampın yarısı bağırsak enfeksiyonu. Temiz denilen suyu iyice kaynatmadan içmemek gerekiyor. Yukarı gidenlerle yola çıkıp, buzul üzerinde karışık olan rotayı görebilmek için 2 saat kadar yürüyüş yaptık. Gelip dinlendik. Doktor’dan aldığımız ilaç kısa zamanda toparlanmamı sağladı.

28 Temmuz Pazartesi: Sabah 8:00’da yola çıktık, 5100 m'deki 1.kampa gidiyoruz. Önce buzulu geçiyoruz, labirent gibi… Ancak seyrekçe görünen babaları, flamaları ve batonları izleyerek geçebilirsiniz. Her sene farklı bir rota oluyor. Buzul sonrasında inişli çıkışlı taşlık bir rotaya giriliyor aslında burası buzulun devamı fakat buzlar erimiş.  Arkasından dik sayılabilecek bir tırmanış ve yayla gibi hoş bir düzlük. Karşıda daha dik bir çıkış var, rota patika üzerinde belli. Ortalama 1 saatlik çıkış, yukarıdaki bele varıldığında 4550 m.ye çıkılmış oluyor. Burası Korjenevskaya’da 6000’lere kadar uzanan vadi’nin sol sırtı.  Sırt üzerinde bazen serbest çıkılan ve daha sonrasında ip döşenmiş kaya etapları var. 4600 m’de Hakan ile karşılaştık 5100’den dönüyor. Rotanın uzun ve yorucu olduğu bilgisini alıyoruz. Bir çok grup aklimitizasyonu çift çıkıştan tek çıkış haline getirmiş durumda. Hatta İran’lı Medhi- Sait ikilisi Amerikan sistemi gidip tek çıkışta işi bitirme kararı almış.

Buradan sonra  bir buzulun solundan geçiliyor ve çarşaktan 1.kampa varılıyor. Çadırımızı kurup, Ton balıklı makarnamızı yiyip yattık, çıkış ana kamptan rahat bir tempo ile 7 saat sürdü. Sabah 5300 m'deki ileri 1.kampa gidecektik.

29 Temmuz Salı: Sabah çantalarımızı toplayıp çıktık. Dik bir buzul geçişinden sonra çatlakların kenarından geçerek, toprak tepelerin üzerinde kurulmuş küçük kampı gördük. Buraya çıkışımız yüklü çantalarla 3 saati bulmuştu. Rota çok belli değil. Araştırmak gerekiyor. Bir bölgede 2 ip sabit hat var. Çadırımızı kurup yerleştik. Yarın 5800 m.deki 2.kampa gidecektik.

30 Temmuz Çarşamba: Sabah kalktığımızda havanın kötü olduğunu gördük. Çok rüzgar ve kar yağışı vardı. Aşağıdan gelenler havanın 2 gün kötü olacağını söylediler. Bu gün çadırda dinlenerek geçirecektik. Yemek planımız bozulmuştu ve yiyeceğimiz azalıyordu. Ancak bizde 6100’e kadar çıkıp inme fikrinden vazgeçip direk zirve’ye gitme kararını bugün aldık. Akşam Hakan kampa geldi. Bugün sadece hafif bir kahvaltı ve akşam da hazır çorba içebilecektik. Ancak aklimitizasyon açısından iyi bir bekleme noktasıydı.

31 Temmuz Perşembe : Sabah kalktık hava kötü ama düne göre daha iyi sayılır. Çok eşyamız var, çantalarımız çok ağır, bu ağır çantalarla, 5800'e giden teknik etapları geçmek zor. Bugün biraz yük götürmeyi planladık. Çantaları hazırladık, yola çıktık, 2 saatte platonun üzerindeki teknik etaplara geldik. Toplam 6.5 saatte 5800 kampını geçip 5900 m.lerde bulunan kayalıklara gelip bir çantaya eşyaları doldurup, karın içine güvenli bir şekilde bıraktık.
Tekrar 5300 mdeki kampımıza geri döndük. Yarın 2.kampa gideceğimiz için burada bir öğün ve kahvaltılık bırakmıştık. Akşam yemeğimizi yedikten sonra yattık.

1 Ağustos Cuma : Sabah kalktığımızda çok yorgunduk, dün 6,5 saatlik yüklü çıkış ve 3 saatlik iniş bizi yormuştu, Aklimitizasyonumuzu’da daha sağlamlaştıracağı için bugünü dinlenme günü olarak planladık ve çok az yiyecekle geçirdik.

2 Ağustos Cumartesi : Sabah çadırımızı topladık kalan eşyalarımızı hazırlayıp, 5900 m'deki diğer çantamızın yanına doğru yola çıktık. Bu sefer daha hızlıydık, 4 saat 20 dakikada 5900 m'ye geldik. Kendimizi iyi hissediyorduk, buraya çadır kurmaktansa 6100 m'ye 3.kampa çıkmak istedik. Çünkü Ukraynalı 8 kişilik grup yılın ilk zirvesini yapmış iniyordu. Ayrıca Medhi ve Sait’lede karşılaştık. Zirve Rotası’nın açık olduğunu söylediler. Sadece 4 çadırlık yer olan 6100 m.’deki 3.kampta 3 çadırlık boş yer vardı. Yarın olmayabilirdi. Arkamızdan gelen Avusturyalı bir dağcı ile yarışarak  diğer çantamızı almadan 50 dakikada 6100 m'ye 3. Kampa geldik. Böylece ufak çapta kamp atlamış olduk. Çok rüzgar vardı. Şiddetli rüzgarda çadır kurmak çok zor oldu. Ayrıca yeni aldığımız çadırın maalesef kar kazıkları yoktu ve biz bu eksiğimizi giderememiştik. Ortalıkta taş da olmayınca Korjenevskaya’dan kaya sökmek zorunda kalmıştık. Şiddetli rüzgarda uzun süren bir çadır kurma işlemi oldu.  Yemek yiyip yattık

3 Ağustos Pazar: Bugün 5900 m'ye inip çantamızı almak, öğleden sonra da 6300 m'ye aklim çıkışı yapmayı planlamıştık. Sabah saat 9-10 gibi Polonyalı dağcı Paul 6300 m'deki ileri 3.kampa gitmek üzere yanımızdan geçti. Partneri  Singapurlu Yen ise çok gerideydi, zaten O base camptan beri pek iyi değildi, aklimatizasyon sorunu yaşıyordu. Bir süre sonra Yen bizim çadırın yanına geldi, hastaydı ve titriyordu. Hipotermiye girmişti. Bu şekilde devam edemiyordu, çadırı Paul'deydi. Biz içeri aldık hemen, sıcak çay, yiyecek verdik ve tuluma yatırdık. Bu arada önce İran’lı 5 kişilik grup sonra Hakan zirveyi dün yapmış geri dönüyorlardı. Onlar ile konuşup rota hakkında bilgi aldık. Finlandiya’dan 2 kişilik ekipte dün zirve yapmış. Arkadaşlarımızı tebrik ettik. Böylece 2 gün üst üste zirve yolu açılmış oluyordu. İzlerin sıkışması ve rota’nın kolaylaşması açısından şanslıydık.   Biz çantamızı almak için 5900 m'ye indik. Geldiğimizde Yen halen uyuyordu. Akşam üzeri kaldırdık biz  yarın zirveye gidecektik ve çadır 3’ümüz için çok  rahatsızdı. Ama Yen gitmemek için ısrar ediyordu ve biz O’nu gönderemedik.

4 Ağustos Pazartesi : Sabah 03.00'da uyandık, birşeyler atıştırdık, sonderece dar olan çadırda hazırlandık. Saat 05.40'da zirve çıkışına başladık. Hava çok soğuk değildi ve güneş ışımıştı. 6100 m.  kampının hemen üzerinde ip döşenmiş 50 m.kadar kaya buz etabı jumarla çıktık. 6.300 m.deki kamp alanına ulaşıp burada emniyet kemerlerimizi çıkarıp bıraktık. Benim bir kramponum sürekli sorun çıkarıyordu, bir süre onu düzeltmekle vakit geçti, sonra devam ettik. Rota Sırt hattı boyunca çok dik çıkarıp, indiriyordu. İzler ezilmiş olsada rüzgar bir kısmını belli miktar kapatmıştı bu yüzden iz açmak da belli bir düzeyde efor alıyordu.

Önümüzde gördüğümüz 3 kişi vardı. Biri Polonyalı Paul, diğeri 2 gün önce yarıştığımız Avusturyalı, bir diğeri de ana kamptaki komşumuz Rus kökenli Duşanbe’de yaşayan bir kadın Vera. Önce Avusturyalı ile o zirveden dönerken karşılaştık. Son derece süratli bir dağcı, biz 6650’m deyken dönüşteydi. Ekip arkadaşı durumu iyi olmadığından  6100’de kalmış. Bizden 1.5 saat önce yola çıksada, bizim daha çok yolumuz vardı. Kendisini özellikle bu yüksek performansı için kutladım.   Vera ve Paul 6300 m’den 5.30 gibi çıkmışlardı. 12:00’da zirve yapmışlar. Onlar dönerken 6900 m’de karşılaştık. Bu ikili ile zamanla iyi arkadaş olduk. Saat 14.20'de zirveye 7105 m’ye ulaştık. Çok duygulandık, birbirimizi kutlayıp, kısa birkaç çekim yapıp, sis basan havada dönüşe başladık.  Aynı kılçık sırt hattından iniş çıkışlarla saat 19.30'da 6100 m. 'deki çadırımıza ulaştık. Yen bizi bekliyordu. Bizim için hazırladığı sütlü çay gibi bir içeceği içip, rahatsız bir şekilde yattık.

5 Ağustos Salı: Tüm gece karnımda müthiş ağrı çektim.  O sütlü içecek bağırsaklarımdaki rahatsızlığı yenilemişti. O dar çadırda, o yorgunlukla sabah’a kadar saat saydım. Ağrı tüm gücümü alıp götürüyordu. Sabah Yen 'e kendi gitmesini, bizim bugün de mecburen burada kalacağımızı söyledik, O, sabah 9 gibi inmeye başladı. O gider gitmez ilaç içip uyudum. Kalktığımda ibre tekrar yukarı dönmüştü. Hava fena değildi, soğuktu. İlaç tedavisine devam ettik ve çadırda rahatça dinlendik. Bu kalışımızın Kommunizma çıkışına yarayacağını düşünerek kendimizi biraz rahatlattık.

6 Ağustos Çarşamba: Sabah kalkıp kahvaltımızı yaptık, çadırı topladık, soğuk ama sakin bir havada 11.45 gibi inmeye başladık. Ana kampa hava karardığında saat 21' gibi indik. Mutfağa gidip yemek aldık, personel kendi arasında eğleniyordu. Güzelce yemeğimizi yiyip, bize gösterdikleri barakaya girip yattık. Ertesi gün sabah çadırımızı kurup İsmail Samani öncesi dinlenmeye geçtik. 3 tam gün dinlenip, iyi beslenecektik. Saunaya girip yıkandık, herşey yolundaydı, aklımız Kommunisma’ya kilitlenmişti.

7-8-9 Ağustos : Ana kampta dinlenerek geçti. Hakan’la bol bol lafladık. 7 Ağustos günü Hakan Kommunizma denedi. Ancak dizinde Korjenevskaya’da oluşmuş sakatlığın ben hala buradayım demesinden dolayı dönme kararı aldı. Hakan 8 Ağustos’ta helikopter ile Duşanbe’ye gitti bize de tüp, yiyecek ve çadır gibi önemli ihtiyaçları bıraktı. Hakan’nın verdiği çadır Esin’den gelmiş o da başka bir dağcı arkadaştan ödünç almış. Bu arkadaşın kim olduğunu bilmiyorum ancak kendisine buradan teşekkür ediyorum. Bizim çadır 3.8 kilo iken bu çadır 3 kilo idi ve kar kazıkları vardı. Hakan’nın verdiği tüp ve yiyecekle, yiyecekte sınır yok uygulamasını başlattık ve tüm 3 gün kaybettiklerimizi almak için sürekli yedik.  

10 Ağustos Pazar: Akşam üzeri saat 18.50 gibi İsmail Samani tırmanışı için Helikopter Noktası'na doğru yola çıktık. Hava kararınca helikopter noktasına yakın bir yere çadırımızı kurduk. Buraya geliş 1 saat 50 dakika sürmüştü. Akşam yemeğimizi ana kampta yediğimiz için hemen yattık.

11 Ağustos Pazartesi: Sabah 06.40'da hareket ettik. Önce Walter buzulunu, sonrasında çığ riski olduğu için sabah erken geçmemiz gereken yeri geçtik. Bundan sonra kayalık etap başlıyordu, rotada ip döşeliydi, ipe girmeden tutunarak çıktık. Uzun süren kaya etabından sonra dik kar- buz etabı vardı. Burayı da iple geçtik. Buralarda, yukarıdan inen Ukraynalı ve İranlı ekiple karşılaştık. Karşılıklı iyi dileklerde bulunduk. Bu kar buz etabı bitirdiğimizde 5300m.’deki 1. kampa saat 12.10 ulaştık. Çadırımızı kurup su, yemek işleri ve dinlenmeye geçtik. Kamp1’de  ben ve Hümeyra dahil 8 kişiydik. 2 Fransız, 3 Rus ve 1 Alman ile kader birliği yapmıştık. Alman Hans bu çıkışıda yaparsa kar leoparı olacak. Uydu telefonu var ve çok iyi bir hava raporcusu var, sürekli ondan bilgi alıyor. Patrick ise çok süratli üst dişleri kırık bir dağcı. Fransua ise en soğuk zamanlarda bile şortla geziyordu ana kampta. Ruslardan biri son derece tecrübeli. Birisi zirveye çıkmayacakmış. Bir diğeri genç ama güçlü bir dağcı.

12 Ağustos Salı : Sabah toparlanıp saat 07.40'da yola çıktık. Bugün uzun ve yorucu bir gün olacaktı. Çünkü bugün 5300 m.’den 6200 m'deki  meme denilen yükseltiye çıkıp platoya inecek ve 5800 m'deki kamp alanına ulaşacaktık. Kamptan çıktıktan kısa bir süre sonra tekrar ipe girerek kar-buz etapları geçtik. 6150 m.’lere çıktıktan sonra Pamirler’in en yüksek platosuna doğru inmeye başladık. Dik sayılabilecek 350 m irtifa kaybettiren inişi yapıp, kamp alanına ulaştık. Saat 13.20 olmuştu. Çadırımızı kurup, yemek ve dinlenmeye geçtik. Yarın 6400 m.deki kampa gidecektik. Sonraki gün 6900 m.’deki Duşanbe Peak ve zirve denemesi. Herşey nizami ve güzel gidiyordu. Derken akşam Hans’a haber geldi, hava raporunda değişme vardı. 2 gün sonra hava bozuyordu ve bizim bir kamp atlamamız gerekecekti. Yani 6400 m.’deki 3.kampı atlayarak doğruca Duşanbe Peak'e çıkmamız, 14 ağustosta da zirve denmemiz gerekiyordu, 15 ağustosta hava kötüydü. Moralimiz bozuldu, 5800'den 6900'e kamp yükü ile çıkmak yorucu olacaktı, sabahına da zirve denemesi yapılacaktı. Ayrıca  neredeyse 7000 m irtifada dinlenebilecek miydik, yemek yiyip, uyuyabilecek miydik? Riskli görünüyordu. Acaba  biz 6400'deki kampta kalsak, oradan zirve denesek daha mı iyi olurdu? Bu düşüncelerle yemeğimizi yerken yarınki durumumuza bakalım dedik.

13 Ağustos Çarşamba: Sabah 06.20’de hareket ettik. 3,5 saatte 6400 m. 3.kampa varmıştık, durumumuz iyiydi, Duşanbe Peak'e devam etme kararı aldık. Saat 13.15'de 6900 m. 4.kampta idik. Zaman gayet iyiydi, yemek, su yapmak ve dinlenmek için zamanımız vardı.

Sabah saat 04.30’da zirve denemesi başlayacaktı, yattık. Herhangi bir sıkıntı yoktu. Patrick ve Fransua ve bir rus 5800’den bugün zirve denediler. Dişleri kırık Patrick başarılı oldu. Fransua ve Rus ise zirve yapamadan dönmüş. Bunların amacı 15’inde olacak bir helikopteri yakalamaktı. Ancak ben onlara böyle bir helikopter olamayacağını anlatmaya çalıştım. Çünkü hem helikopterde böyle bir zamanlama verilmemişti ve de hava patlıyordu.

14 Ağustos Perşembe: Sabah kalkıp hazırlandık, saat 04.50 gibi başladık. Kamptan ilk biz ayrıldık. Kamptan yaklaşık 200 m kadar irtifa kaybettiren iniş vardı, yan geçiş yapıldıktan sonra, dik bir şekilde dev kütle çıkılıyordu.  7100 civarlarına geldiğimizde arkadan tecrübeli Rus dağcı gelip beni geçiyor. Kendisi bu dağa defalarca çıkmış. Misha ismindeki genç dağcıya zirve yaptırmak istiyor. Son sırta gelmeden önce 7400 m’de bir sabit hat daha var. Bu sabit hatta girmeden gerçekten çok üşüyorum. Bu sırada Hans yanımdan geçiyor. Üzerimdeki anorak yetersiz kalıyor. Dağın bu kesimi oldukça geç saatte güneş alıyor olsada bu dağa daha kuvvetli (Hümeyra’nınki gibi 8000+) bir parka ile gelmek lazım diye düşünüyorum. Termostan sıcak sıvı alıp devam ediyorum. Zirve yolundaki tek sabit hat burası. Hattan  sonra yaklaşık 20 dakika süren, kar-buzdan oluşan kılçığı geçiyoruz. Burada ipe bağlanmak gerekiyor. En sonunda birkaç kişinin durabileceği küçük zirve  düzlüğüne geldik. Buraya ulaştığımızda saat 10.20 idi.

Zaman iyi idi ancak hava çok soğuk ve rüzgarlı olduğundan acele etmeliydik. Yer çok dar olduğundan ne olduğu anlaşılamayan birkaç foto ve video çekebildik ve hemen inişe başladık. Dev kütleyi inip yan geçişe başladığımızda hava bozmaya başlamıştı. Saat 15'te çadırımıza gelebilmiştik. Bizim dışımızdaki 3 kişi çadırlarını toplamış iniyorlardı. Biz inmeyecektik, kar tipi başlamıştı, aşağıdan da 4 kişi gelmişti, 2 çadır kurulmuştu. 6900 m.’deki 2. gecemiz olacaktı. Zirve yapmıştık ama dönüş kaygılandırıyordu.

15 Ağustos Cuma: Derin nefes alarak uyandım. Bir türlü nefesimi düzenleyemiyorum. Oximetre ile ölçüm yapıyorum %44 gösteriyor. Bu beni iyice heyecanlandırıyor. Olayı anlamlandıramıyorum. Zirve yaptık ne güzel uyuduk. Ne baş ağrısı ne başka bir şikayetim vardı. Fakat şimdi derin ve hızlı nefes alıyordum. Ciğer ödemi olsam öksürük olur, beyin ödemi olsam bilincim bu kadar net olmamalı diye düşünüyorum. Nabız 130 civarı atıyor. Gece yatarken 80-85 atıyordu. Eyvah dedim galiba gidiciyiz. Rahat rahat yatan Hümeyra’yı kaldırdım. O da beni görünce biraz panik oldu. Gittikçe sıkışıyorum. Artık son çare aç şu çadırın fermuarını dedim. Ve çadırın fermuarının açılıp karların ötelenmesiyle 20 sn içinde rahatladım. Gece yağan kar çadırın her tarafını biz farketmeden kapıyor bu da benim havasız kalmamı sağlıyordu. Bu telaş ve panik ile birleşince yukarıdaki durum oluşuyordu. Kendime gelmem nabzımın tekrar düşmesi ve oximetrenin tekrar 65 üstüne çıkması 1 saati buldu. Sonra tekrar uyumuşum.

Sabah şiddetli tipiyle uyanıp, çadırımızı topladık, hazırlandık. İnişe başladık, platoya (5800 m) inip, memeye doğru çıkışa başladık, hava kötüleşmeye devam ediyordu. 6100 m.’lere geldiğimizde rüzgar şiddetini arttırmış, sis iyice basmış, görüş mesafesi oldukça düşmüştü. İz açmakta oldukça zordu. Saat daha fazla geç olmadan 16:00’da çadırımızı kurduk.

16 Ağustos Cumartesi :  Rüzgar ve soğuk eşliğinde uyanmıştık, hava sabahtan açıktı. Hazırlanıp yürüyüşe başladığımızdan kısa bir süre sonra yine yoğun sis gelmişti. İp inişi yapacağımız seraklara inmeye çalışıyorduk, flamalar kara gömülmüştü, çok az görebiliyorduk, zaten çok az sayıda flama vardı. Genel de belimize kadar karda yürüyorduk. Seraklara gelip, karı kaza kaza ipi zorla bulduk ve inişi yaptık, artık 5800 m.lere inebilmiştik. Ancak buradan aşağıyı hiç göremiyorduk. Bu arada Duşanbe Peak'e gelenlerden 2 Rus  bizim izlerden inerek yanımıza geldiler. Onlarla birlikte 100 m. kadar daha indik, 5700 m.lere geldiğimizde saat 16:00 oluyordu. Biz çadırımızı kurarken Ruslar inişe devam ettiler.

17 Ağustos Pazar: Sabah toparlanıp tekrar inişe geçtik, biraz aşağıda Rusları da çadır toplarken gördük. Hava tüm gece kar yağışından sonra artık düzelmeye başlamıştı, açık ama soğuktu. Yürümek çok zor ve çatlaklardan dolayı çok tehlikeli idi. Dikkatli bir şekilde devam ederek akşam saatlerinde ana kampa ulaştık.

18-23 Ağustos:  Oldukça zayıflamışız. Ben İzmir’de 1 kilo vermek için 3-4 gün aralıksız yoğun antreman ve diyet uygularken ve her yeni kilo verişte daha da zorlanırken burada en az 7 kilo vermişim. Hümeyra’da 4-5 kilo vermiş. Sonuçta 2 yedi binlik dağ beni lise yıllarımdaki kiloma döndürmüştü. Tabii yine sürekli yedik. Ancak banyo yapamadık çünkü Tacikler problem çıkarttılar. Bu insanlar hakkındaki düşüncemde böylece tamamen değişmiş oldu. Bence eğitimsizler ve hiçbirinin dağa yedibinliğe çıkmak hakkında en ufak bir bilgisi yok. Ayrıca Ali Shar ismindeki kamp baş sorumlusu son derece kaba, kavgacı ve kendi hükümdarlığını ilan etmiş durumda. Etrafındakilerde ona yaranmak için herşeyi yapabilecek durumdalar. Onları da bir şekilde yola getiriyoruz ancak tepki olarak bir daha onlardan bir şey istemiyoruz. Böylece 23 Ağustos’a kadar zamanı kir pas içinde geçiriyoruz. Ancak Hümeyra güzel yemekler yapıyor ve bu yemekler gerçekten bize göre ana kamp yemeklerinden çok daha güzel.

22 Ağustos’ta son gün olduğu için parti veriliyor. Dağdan herkes inmiş durumda. Son yapan kötü hava Kommunizma ve Korjenevskaya’da sezonu 15 Ağustos’ta bitiriyor ve bir daha herhangi bir zirve yapan yada dağa giden olmuyor. Öyle ki hava açtıktan 2 gün sonra 2 kişilik İtalyan Ekibi Peak of Four’da (6299 m) yoğun kardan ilerleyemiyor. Aynı şekilde dönerken 5100’de karşılaştığımız İspanyol Takımı  tüm uyarılarımıza rağmen Kommunizma’yı deniyorlar. 5700 m’den seraklara ulaşamadan dönüyorlar. Son olarakta rehberlerin başı Sergei ve Kommunizmayı başarıyla yapmış Rus kadın dağcı Kristina ile Korjenevskaya’yı deniyorlar ve 3. Kamptan öteye gidemiyorlar.

Şansımız yaver gitmişti ve bu iyi bir hazırlıkla birleşince her iki dağı da yapmıştık. Bu mutluluğumuzu 20 Ağustos’ta kulübüme sadece gece çalışan internet aracılığı ile bildirdim.

Türkiye’ye dönüş bileti sorun oldu. Cep telefonuna şifre geldiği için ve cep telefonları çekmediği için internet üzerinden biletimizi alamıyoruz.

Finlandiya’da yaşayan 25 yıldır can arkadaşım Serkan Kıranyaz arkadaşımız Hümeyra ve benim biletimi kendi kredi kartı ile 21 Ağustos’ta alarak bizi büyük dertten kurtarıyor. Air Astana 26-Ağustos 556$ Alma Ata aktarmalı bir uçuş. 

23 Ağustos’ta  50 euro ekstra para ödeyerek Duşanbe’ye uçtuk. Helikopter yolculuğu yarım saatten öteye ancak kulak tıkacıyla mümkün. Şirket zamanı geçmiş vizemizi adam başı 60$’a havaalanına gidip uzattı. Registrasyon içinde yine adam başı 50 euro para verdik. Biraz fazla para aldılar ama peşine düşmedik.  

24-25 Ağustos Pazar-Pazartesi: Otelin hemen karşısında Merve isminde Türk lokantası buluyoruz. Tüm dağcılar burada yiyor. Adamlar kaliteli yemek yapmıyorlar ama oldukça işlek bir yer. Şahsen ben Taciklere yemekten kırık notu basıyorum. Ancak 27 Ağustos’ta uçakta tanıştığımız Erhan Çelikkol isimli vatandaşımız bana çok güzel restoranlarının olduğundan bahsetti.

Duşanbe’de hizmet kalitesi düşük ama bu kalitesiz hizmet bence oldukça pahalı. Meyve sebze fiyatları  Türkiye’den pahalı. Bişkek gibi yaşanabilecek bir şehir değil, ancak stil olarak Bişkek’e benzer yanları var. Yollar geniş, yapılar birkaç katlı. Ruslar Bişkek’teki kadar yoğun değil. 

Türkler’i ortalama bir Avrupalı’dan daha çok seviyorlar. Buradaki en bilinen Türk şahsiyet açık ara Polat Alemdar. Bütün Türki Cumhuriyet’lerde olan bu durum Farsça konuşan bu ülkede de geçerli.  Ülke son derece dağlık ova bulmak sadece Duşanbe ve çevresinde mümkün. Şehirler ve köyler ağaçlandırılmış ancak Ülke’de genelde bitki örtüsü yok. Tabii Pamir’lerin ötesi konusunda çok yorum yapamayacağım. Pamirlerin doğusu Gorno Badakshan Bölgesi olarak geçiyor ve buraya gidebilme özel izne tabii. Ana kampa yürüyerek gitmek isterseniz bu izni Duşanbe’den almanız gerekiyor. Tacikistan bölgedeki en fakir ülke.

26-Ağustos Salı: Havaalanında excess bagaj ödememek için birkaç takla atıp başarılı olduk böylece 120$ cebimizde kaldı. Air Astana (Kazak firması) uluslararası uçuş için 20 kiloya izni var. Bizim yükler toplam 8 kilo fazla geldi. Kilo başına 15$ para alıyorlar. Öğlen 12:30’da uçak kalkıp Alma Ata’ya gidip oradan İstanbul’a geçecekti. Ancak Pilot yolda anons yapıp teknik sebepten Bişkek’e ineceğiz dedi. Yolda bir de türbülans’a girdik mi! Uçakta otobüsten devşirme bir görüntü hakim, böyle olunca garip sesler de geliyor. Bir gerginlik oldu. Hostese soru soruyoruz kaçıyor. Neyse ki Bişkek’e sağ salim indik. Sonra öğrendik ki uçakta yakıt kalmamış. Yanımızdaki arkadaş(Erhan Çelikkol) buralarda hep olur dedi. Benim başıma ilk defa böyle bir şey geliyordu. Sonrası normal geçti. İstanbul’a akşam 18:30’da vardık. Hümeyra’nın Aydın Şube Başkanı olduğu Bisikletliler Derneği Genel Başkanı Murat Suyabatmaz ve Halil Atalay bizi karşıladılar ve İzmir uçağına kadar bize güzel bir yemek yedirdiler.

27 Ağustos Çarşamba: 00:20’de Pegasus İzmir uçağımız   20 dk gecikmeli kalktı. İnternetten 5’er kilo excess bagaj alıp limitleri 15’ten 20 ye çektiğimizden excess bagaj ödemedik. İzmir’de bizi Kulübümüzden, Ayşegül Akıncı Yüksel, Durmuş Yalçın, M. Soner Ulutan, Devlet Pasin Ulutan, Müjgan Öztaş ve Adnan Öztaş, Hümeyra’nın da ailesi ve arkadaşları karşıladılar.    Sabahın o saatinde bizi çiçekle karşılamaları çok anlamlıydı. Hümeyra Aydın’a gitti. Bende arkadaşlar ile bir kafede faaliyetin üstünden kısaca geçtikten sonra Adnan abi ve Müjgan abla ile eve gittim.

Öncelikle ekip arkadaşım ve kuzenim Hümeyra Yıkılmaz’a tüm faaliyet boyunca verdiği çabadan ve bana verdiği destekten dolayı teşekkür ederim.

Buradan;  biletlerimizi alan M. Serkan Kıranyaz’a, aklimitizasyon sırasında yardımcı olan Gholam Reza Jarayedi’ye,  bize ana kampta ve Korjenevskaya’da yoldaşlık yapan, erzak, tüp ve çadırını ayrılırken bırakan Elbistan Dağcılık Kulübü’nden Hakan Coşkun’a,   ana kamptan haberlerimizi sizlere ulaştıran Ayşegül Akıncı Yüksel’e, İstanbul’da bizi karşılayan Murat Suyabatmaz’a ile Halil Atalay’a  ve onca işinin arasında tüm gününü bu haberimizi kulüp dışına da duyurmaya çalışarak mesaisini harcayan Canan Ulusoy'a kendim ve ekip arkadaşım Hümeyra Yıkılmaz adına teşekkür ederim.

Ayrıca hem giderken hem dönerken beni yalnız bırakmayan Devlet Pasin Ulutan’a ve M. Soner Ulutan’a, ayrıca sabahın o saatinde karşılayan Durmuş Yalçın’a, Adnan Öztaş’a  Müjgan Öztaş’a ve bir kez daha Ayşegül Akıncı Yüksel’e verdikleri destek için teşekkür ediyorum.

Ayrıca gitmeden önce beni telefonla arayan ve sonra tebrik eden tüm İDADİK’li arkadaşlarıma  yine Facebook aracılığıyle Etkinlik İdadik sayfasından desteklerini sunan tüm arkadaşlara teşekkür ederim. 

İyi ki varsın İDADİK.   !!

Yazı ve fotoğraflar: Kerem Ayhan - Hümeyra Yıkılmaz